Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
ANDELİB : Turkish Risale

Bülbül. Seher kuşu. * Mc: Hz. Resul-u Ekrem'in (A.S.M.) bir ismi

ANDELİBÂN : Turkish Risale

f. Andelibler, bülbüller

ANDEM : Turkish Risale

Tıb: Kanı durdurmak için kullanılan bir çeşit reçine

ANDEZİT : Turkish Risale

Yanardağ lâvlarının soğumuş kalıntısı

ANEBAN : Turkish Risale

Erkek geyik

ANED : Turkish Risale

Cânib ve nâhiyeler

ANEDE : Turkish Risale

Çok inatçılar. Muannidler

ANEF : Turkish Risale

Kabalık (inceliğin zıddıdır)

ANEM : Turkish Risale

Bir ağaç cinsi ki, kızıl yumuşak budakları olur

ANEN : Turkish Risale

Arız olmak

ANEN FE ANEN : Turkish Risale

Zamanla, gittikçe, devamlı

ANESE : Turkish Risale

Ünsiyet etmek. Karşılıklı görüşmek, arkadaş olmak, yakınlık göstermek. (Vahşetin zıddı)

ANESTEZİ : Turkish Risale

yun.Tıb: Bütün vücutta veya vücudun bir kısmında hislerin az veya çok miktarda kaybı

ANET : Turkish Risale

Cimâdan âciz olmak. * Ağaçtan yaptıkları deve ağılı.ANET
$ (C:Anât) Fâsık. * Diz kılı. * Yaban eşeği sürüsü. * Fırat ırmağı kenarında bir köyün adı

ANEZE : Turkish Risale

Ucu demirli uzun ağaç, (ki asâdan uzun, süngüden kısa olur.)

ANEŞNEŞ : Turkish Risale

Uzun boylu

ANFE : Turkish Risale

Dudak altında biten kıllar

ANGAL. CÜZ-DAN : Turkish Risale

Cüz kabı, çanta

ANGARYA : Turkish Risale

yun. Ücretsiz olan iş. Meccanen görülen iş. Baştan savma görülen iş. (Bak: Suhre)

ANGLOSAKSON : Turkish Risale

Büyük Britanya'da yerleşen Germen ırkından aşiretlerin adı. * Ana dili İngilizce olan şahıs

ANGLİKAN : Turkish Risale

İngiliz kilisesine bağlı kimse.(Anglikan Kilisesine Cevap:Bir zaman bî-aman İslâmın düşmanı, siyâsi bir dessas, yüksekte kendini göstermek isteyen vesvas bir papaz, desise niyetiyle, hem inkâr suretinde, hem de boğazımızı pençesiyle sıktığı bir zaman-ı elimde pek şematetkârane bir istifhamiyle dört şey sordu bizden. Altıyüz kelime istedi. Şemâtetine karşı yüzüne "Tuh!" demek, desisesine karşı; küsmekle sükut etmek, inkârına karşı da; tokmak gibi bir cevab-ı müskit vermek lâzımdı. Onu muhatab etmem. Bir hakperest adama böyle cevabımız var:O dedi birincide: "Muhammed (A.S.M.) dini nedir?" Dedim: İşte Kur'andır. Erkân-ı sitte-i İman, erkân-ı hamse-i İslâm, esas maksad-ı Kur'ân.Der ikincisinde: "Fikir ve hayata ne vermiş?" Dedim: Fikre tevhid, hayata istikamet. Buna dâir şâhidim: $Der üçüncüsünde: "Mezâhim-i hâzıra nasıl tedavi eder?" Derim: Hurmet-i riba, hem vücub-u zekâtla. Buna dair şahidim: $ da. $Der dördüncüsünde: "İhtilâl-i beşere ne nazarla bakıyor?" Derim: Sa'y, aslı esasdır. Servet-i insaniye, zâlimlerde toplanmaz, saklanmaz ellerinde. Buna dair şahidim: $

ANGÂH : Turkish Risale

(Angeh) f. O vakit. Ondan sonra

ANHA MİNHA : Turkish Risale

Şundan bundan, şöyle böyle ederek, şu bu, öteberi

ANHÜ (ANHÂ) : Turkish Risale

Ondan. (İşaret zamiri)

ANHÜM : Turkish Risale

Onlardan (mânasına işaret zamiri)