Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ALAKALANMAK : Turkish Turkish

ılgilenmek

ALAKALANMAK : Turkish Turkish

gönül bağlamak, yakınlık duymak

ALAKALANMAK : Turkish Turkish

ir şey çekici gelmek; zevk almak

ALAKALI : Turkish Turkish

ir konuyla ilişkisi olan

ALAKALI : Turkish Turkish

ir konuya ya da olaya ilgi gösteren

ALAKALI : Turkish Turkish

ılgili, yetkili, sorumlu

ALAKARGA : Turkish Turkish

kargagillerden, iri gövdeli, ötücü, tüyleri alacalı bir kuş türü, kestanekargası (garrulus glandarius)

ALAKART : Turkish Turkish

lokantada yemek listesinden seçilen, fiyatları ayrı ayrı hesaplanan (yemek), "tabldot" karşıtı

ALAKART : Turkish Turkish

yemek listesinden yemek seçerek

ALAKASIZ : Turkish Turkish

konu dışı, sadet dışı

ALAKASIZ : Turkish Turkish

(bir şeye) ılgi duymayan, °bigâne

ALAKASIZLIK : Turkish Turkish

ılgisizlik

ALAKAYI KESMEK : Turkish Turkish

ilgiyi kesmek, ilişkisi kalmamak, ayrılmak

ALAKOK : Turkish Turkish

afadan (yumurta), yumurta pişirme yöntemlerinden biri

ALALAMA : Turkish Turkish

alalamak eylemi, °kamuflaj

ALALAMAK : Turkish Turkish

eneklerle, çizgilerle ya da renklerle bezeyerek bir şeyi bulunduğu çevreye uydurmak, maskelemek, °kamufle etmek

ALAMANA : Turkish Turkish

alık avlamakta ya da yük taşımakta kullanılan büyük kayık

ALAMANA AĞI : Turkish Turkish

kıyılardan uzak sularda avlanmak için iki alamana kayığı tarafından kullanılan, uzunluğu
250 ve genişliği
25 kulaç olan büyük ağ

ALAMET, -Tİ : Turkish Turkish

elirti, im, iz, °nişan

ALAMET, -Tİ : Turkish Turkish

üyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan şey

ALAMETİ FARİKA : Turkish Turkish

kimi ticaret eşyası üzerine konan, o eşyayı üreten ya da satanı tanıtan resim, harf gibi özel im, °marka

ALAMETİ FARİKA : Turkish Turkish

ayırıcı nitelik, ayırıcı özellik

ALAMİNÜT, -TÜ : Turkish Turkish

çarçabuk, anında, hemen, şipşak

ALAN : Turkish Turkish

düz, açık ve geniş yer, °meydan, °saha

ALAN : Turkish Turkish

orman içinde düz ve ağaçsız yer; kayran