Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ALAŞAĞI ETMEK : Turkish Turkish

irini, yetkilerini elinden alıp orunundan uzaklaştırmak, atmak, kovmak

ALAŞAĞI ETMEK : Turkish Turkish

kapıp yere vurmak, yenmek, mağlup etmek, devirmek

ALAŞIM : Turkish Turkish

ir metale, bir ya da birkaç elementin katılması ile elde edilen metal niteliğinde madde, °halita

ALAŞIMLAMAK : Turkish Turkish

metale alaşım elementlerini eriterek katmak

ALASULU : Turkish Turkish

yeni olgunlaşmaya başlamış (meyve)

ALASULU : Turkish Turkish

ıyi pişmemiş, suluca (yemek)

ALATAV : Turkish Turkish

az tavlı, yarı yaş yarı kuru olan (toprak)

ALATURKA : Turkish Turkish

eski türk töre, alışkı ve yaşamına uygun, "alafranga" karşıtı

ALATURKA : Turkish Turkish

u töre ve yaşamı benimsemiş (kimse)

ALATURKA : Turkish Turkish

alaturka saat

ALATURKACI : Turkish Turkish

alaturka bilen, alaturka yapıt veren kimse

ALATURKACI : Turkish Turkish

türk müziğinden yana olan

ALATURKACI : Turkish Turkish

u tür müzik söyleyen

ALATURKACILIK : Turkish Turkish

alaturkacı olma durumu

ALATURKALAŞMAK : Turkish Turkish

alaturka davranışlara eğilim göstermeye başlamak

ALATURKALIK : Turkish Turkish

alaturka olma durumu

ALATURKALIK : Turkish Turkish

düzensizlik, davranışlarda belirsizlik, tutarsızlık

ALAVERE : Turkish Turkish

ir şeyin elden ele geçmesi

ALAVERE : Turkish Turkish

ir şeyi elden ele vererek aktarma

ALAVERE : Turkish Turkish

vapurlarda bu biçimde taşıma işi için bordalarda kurulan basamaklı iskele

ALAVERE : Turkish Turkish

kargaşalık

ALAVERE DALAVERE : Turkish Turkish

hileli, düzenli bir iş yapma, yalanla dolanla iş görme, hile, dolan, şaşırt- maca, gözboyama

ALAVERE TULUMBASI : Turkish Turkish

emmebasma tulumba

ALAVERECİ : Turkish Turkish

hile yapan

ALAY : Turkish Turkish

herhangi bir törende ya da gösteride yer alan kalabalık