Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ALIKLAŞMAK : Turkish Turkish

ir şey karşısında aptallaşıp şaşırmak, alık duruma gelmek, şaşkınlaşmak, aptallaşmak

ALIKLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

alık duruma getirmek

ALIKLIK : Turkish Turkish

alık olma durumu ya da alıkça bir iş

ALIKONMA : Turkish Turkish

alıkonmak eylemi, (suçlunun) nezarettte tutulması, (birini) bir yerde tutup salıvermeme, tutuklama, °tevkif

ALIKONMAK : Turkish Turkish

alıkoymak eylemine konu olmak: ıçinde yapmak istediği şeyden alıkonmuş bir adamın can sıkıntısı vardı

ALIKOYMAK : Turkish Turkish

ir süre için bir yerde tutmak

ALIKOYMAK : Turkish Turkish

irini, yapmakta olduğu ya da yapmak istediği işten geri tutmak, ona engel olmak

ALIKOYMAK : Turkish Turkish

ayırıp saklamak

ALIKOYMAK : Turkish Turkish

(birini) nezarette tutmak

ALİL : Turkish Turkish

hastalıklı, sakat

ALIM : Turkish Turkish

almak eylemi

ALIM : Turkish Turkish

gözü, gönlü çeken durum, çekicilik, hava, °cazibe

ÂLİM : Turkish Turkish

ilgin, bilen, bilici, bilim adamı

ALIM GÜCÜ : Turkish Turkish

paranın satın alma düzeyi, değeri

ALIM SATIM : Turkish Turkish

satın alma ve satma işi, alışveriş

ALİMALLAH : Turkish Turkish

"tanrı bilicidir" anlamında olan bu söz, söylenen bir sözün doğruluğuna inandırmak için kullanılır

ALIMCI : Turkish Turkish

aşkasının hesabına alacak toplayan ya da kabul eden kimse, °tahsildar

ALIMLI : Turkish Turkish

alımı olan, çekici, gözalıcı, havalı, cazibeli

ALIMLI ÇALIMLI : Turkish Turkish

gösterişli, güzel

ÂLİMLİK : Turkish Turkish

ilginlik, bilim adamlığı

ALIMLILIK : Turkish Turkish

alımlı olma durumu, çekicilik, °cazibe

ALIMSIZ : Turkish Turkish

alımı olmayan, cazibesiz

ALIMSIZ ÇELİMSİZ : Turkish Turkish

gösterişi olmayan

ALIMSIZLIK : Turkish Turkish

alımsız olma durumu

ALIMSIZLIK : Turkish Turkish

alma yeteneği olmayan