Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
İSTER : Turkish Turkish

tümcedeki görevleri aynı olan sözcüklerin ayrı ayrı her birinin başına getirilerek herhangi birinin onanmasında sakınca olmadığını anlatır

İSTER : Turkish Turkish

ir şeyin yapılabilmesinin ya da olabilmesinin bağlı olduğu şey, gerek, °icap, °lüzum

İSTER : Turkish Turkish

tümcedeki görevleri aynı olan sözcüklerin ayrı ayrı her birinin başına getirilerek herhangi birinin onanmasında sakınca olmadığını anlatır

İSTER İSTEMEZ : Turkish Turkish

zorunlu olarak, elinde olmadan

İSTER İSTEMEZ : Turkish Turkish

zorunlu olarak, elinde olmadan

İSTER MİSİN? : Turkish Turkish

ya olursa

İSTERİ : Turkish Turkish

duyu bozuklukları, türlü ruh karışıklıkları, çırpınma, kasılmalar ve kimi vakit inmelerle kendini gösteren bir sinir bozukluğu, °histeri

İSTERİK : Turkish Turkish

ısteriye tutulmuş olan, °histerik

İŞTEŞ : Turkish Turkish

eylemde ortak olan

İŞTEŞ ÇATI : Turkish Turkish

ir eylemin birden çok özne tarafından karşılıklı, ortaklaşa yapıldığını belirten çatı, °müşareket. türkçede bu çatı
(i)ş ekiyle kurulur, °müşareket

İŞTEŞ EYLEM : Turkish Turkish

ir eylemin birden çok özne tarafından yapıldığını belirten eylem çatısı. türkçede bu eylem
(i)ş- ekiyle kurulur, °müşareket fiili

İŞTEŞLİK : Turkish Turkish

ışteş olma durumu

İSTETME : Turkish Turkish

ıstetmek eylemi

İSTETMEK : Turkish Turkish

ıstemek eylemini başkasına yaptırmak

İSTEYİŞ : Turkish Turkish

ıstemek eylemi ya da biçimi

İŞTİAL ETMEK : Turkish Turkish

tutuşmak, parlamak, alevlenmek

İŞTİAL, -Lİ : Turkish Turkish

tutuşma, parlama, alevlenme

İSTİANE : Turkish Turkish

yardım isteme

İSTİANE ETMEK : Turkish Turkish

yardım istemek

İSTİAP : Turkish Turkish

(ıçine) alma, (içine) sığdırma

İSTİAP ETMEK : Turkish Turkish

içine almak, sığdırmak

İSTİAP HADDİ : Turkish Turkish

deniz, kara ve hava taşıtlarının yük ve yolcu miktarlarını belirleyen sınır

İSTİARE : Turkish Turkish

ödünç, borç ya da eğreti alma

İSTİARE : Turkish Turkish

eğretilme

İSTİBAT : Turkish Turkish

olmasını uzak görme, olasılık vermeme, uzaksama, ıraksama