Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ANAHTARCI : Turkish Turkish

kapı, kasa gibi yerlere anahtar uydurarak hırsızlık yapan kimse

ANAHTARI BELİNE TAKMAK : Turkish Turkish

evde yönetimi ele almak

ANAHTARLIK : Turkish Turkish

anahtarların kaybolmasını önlemek, kolayca kullanılmasını sağlamak için takıldığı maden, deri ve benzerinden yapılan halka ya da kılıf

ANAKARA : Turkish Turkish

yeryüzündeki beş büyük kara parçasından her biri, °kıta

ANAKENT : Turkish Turkish

ir ülkenin ya da bir bölgenin çevresindeki yerleşim yerlerine ekonomik ve toplumsal yönlerden egemen olan ve genellikle ülkenin başka ülkelerle her türlü ilişkilerinin sağlandığı en önemli kenti, büyükşehir, büyükkent, °metropol

ANAKENT : Turkish Turkish

ir ülkede büyük kentlerden herhangi biri, büyükşehir, °metropol

ANAKÖK : Turkish Turkish

kökün dik ve düz bölümü

ANAKRONİK : Turkish Turkish

olay tarihinde yanılmış olan (kişi ya da şey)

ANAKRONİK : Turkish Turkish

çağına uymaz, çağdışı, geri(ci)

ANAKRONİZM : Turkish Turkish

olay tarihinde yanılma

ANAL : Turkish Turkish

anüsle ilgili, dışkı deliğiyle ilgili, dışkı deliğine ilişkin

ANALI : Turkish Turkish

anası olan

ANALI : Turkish Turkish

anası olan

ANALI : Turkish Turkish

anası olan

ANALI KIZLI : Turkish Turkish

salkımda irili ufaklı taneleri bulunan üzüm

ANALI KIZLI : Turkish Turkish

içinde kesilmiş hamur bulunan mercimek çorbası

ANALI KUZU KINALI KUZU : Turkish Turkish

öksüz olmayan çocukların mutluluğunu anlatır

ANALIK : Turkish Turkish

ana olma durumu, annelik

ANALIK : Turkish Turkish

ana duygusu

ANALIK : Turkish Turkish

ana yerini tutan ya da ana kadar yakınlık gösteren kadın

ANALIK : Turkish Turkish

üvey ana

ANALIK : Turkish Turkish

anaca davranış

ANALİTİK : Turkish Turkish

çözümsel, çözümlemeli, °tahlili

ANALİZ : Turkish Turkish

çözümleme, °tahlil

ANALİZ ETMEK : Turkish Turkish

çözümlemek, °tahlil etmek