Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KABAKLIK : Turkish Turkish

(karpuz, kavun için) hamlık

KABAKLIK : Turkish Turkish

(baş için) saçsızlık, dazlaklık

KABAKLIK : Turkish Turkish

ilgisizlik, görgüsüzlük

KABAKULAK : Turkish Turkish

tükürük bezlerinin, özellikle kulakaltı bezlerinin yangılanmasıyla beliren bulaşıcı, salgın ve ateşli bir hastalık

KABAKULAK OLMAK : Turkish Turkish

u hastalığa yakalanmak

KABAKULAKOTU : Turkish Turkish

kurtluca

KABALA : Turkish Turkish

yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan tanrısal yasaların yanında, ağızdan ağıza geçen dinsel buyrukların, ıbrani felsefesinin ve söylence yazılarının tümü

KABALA : Turkish Turkish

ir öğretinin yandaşlarının tümü

KABALA : Turkish Turkish

doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı

KABALA : Turkish Turkish

götürü

KABALADAN : Turkish Turkish

götürü olarak

KABALAK : Turkish Turkish

irinci dünya savaşı'nda osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir tür başlık

KABALAŞMA : Turkish Turkish

kaba bir duruma gelme

KABALAŞMAK : Turkish Turkish

kaba bir duruma gelmek

KABALAŞMAK : Turkish Turkish

kabalık etmek, görgü kurallarına aykırı davranmak

KABALAŞTIRMAK : Turkish Turkish

kaba bir duruma getirmek, kabalaşmasına neden olmak

KABALIK : Turkish Turkish

kaba olma durumu

KABALIK : Turkish Turkish

kaba davranış, nezaketsizlik, °huşunet

KABALLAMA : Turkish Turkish

maden ocaklarında galerileri ağaçlarla pekiştirme işi

KABAN : Turkish Turkish

kalçayı örten, ceketten uzun, paltoya benzeyen üst giysisi

KABAN : Turkish Turkish

dik yokuş, uçurum

KABAR KABAR : Turkish Turkish

yüzeyi yer yer kabarmak anlamına gelen "kabar kabar olmak" kalıbında geçer

KABARA : Turkish Turkish

dayanıklılık sağlamak amacıyla, ayakkabıların altına çakılan, iri başlı demir çivi

KABARA : Turkish Turkish

süs olarak odaların ahşap bölümlerine, türlü biçimler yapmak için çakılan iri başlı, sarı çivi

KABARA : Turkish Turkish

mimaride bir tür süsleme