Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KABAZIMAL : Turkish Turkish

meyve ve sebze üreticileriyle satıcılar arasında aracılık eden kimse

KÂBE TOPRAKI : Turkish Turkish

ıstanbul'a göre üsküdar ve ötesi

KABİL : Turkish Turkish

olabilir, olanaklı, °mümkün

KABİL : Turkish Turkish

türlü, gibi, benzer

KABİL : Turkish Turkish

tür, cins

KABİL DEĞİL : Turkish Turkish

olanaksız, olanak dışı

KABİLE : Turkish Turkish

ebe

KABİLE : Turkish Turkish

oy: kızıldereli kabilesi

KABİLİNDEN : Turkish Turkish

gibi, türünden, çeşidinden

KABİLİYET, -Tİ : Turkish Turkish

yetenek

KABİLİYETLİ : Turkish Turkish

yetenekli

KABİLİYETSİZ : Turkish Turkish

yeteneksiz

KABİLİYETSİZLİK : Turkish Turkish

yeteneksizlik

KABİN : Turkish Turkish

küçük, özel bölme

KABİN : Turkish Turkish

gemilerde, uçaklarda uzay gemilerinde küçük bölme

KABİN : Turkish Turkish

plajda soyunma yeri

KABİNE : Turkish Turkish

akanlar kurulu

KABİNE : Turkish Turkish

kabin

KABİNE : Turkish Turkish

hela, tuvalet

KABİNE ÇEKİLMEK : Turkish Turkish

akanlar kurulu görevini bırakmak

KABİNE DÜŞMEK : Turkish Turkish

herhangi bir nedenle bakanlar kurulu görevini bırakmak zorunda kalmak

KABİR AZABI ÇEKMEK : Turkish Turkish

çok sıkılmak, üzülmek

KABİR SUALİ : Turkish Turkish

uzun ve bıktırıcı soru, ahret suali

KABİR, -BRİ : Turkish Turkish

sin, gömüt, °mezar

KABIZ OLMAK : Turkish Turkish

peklik çekmek