Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KABUKLANMA : Turkish Turkish

ir lav akıntısı ya da bir lav gölü yüzeyinin katılaşması

KABUKLANMAK : Turkish Turkish

kabuk oluşmak, kabuk bağlamak

KABUKLAŞMA : Turkish Turkish

kabuklaşmak eylemi

KABUKLAŞMAK : Turkish Turkish

kabuk durumuna gelmek

KABUKLAŞTIRMA : Turkish Turkish

kabuklaştırmak eylemi

KABUKLAŞTIRMA : Turkish Turkish

sabunun içinin kurumasını önleyen yüzeysel kurutma

KABUKLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

kabuklaşmasına neden olmak

KABUKLU : Turkish Turkish

kabuğu olan: kabuklu yemiş

KABUKLU BİT : Turkish Turkish

koşnil

KABUKLULAR : Turkish Turkish

kabukları, yapılarındaki kireçli tuzlar dolayısıyla sertleşmiş bulunan, solunum aygıtları balıklara benzeyen, çokgözeli hayvanlardan eklembacaklılar sınıfı

KABUKSU : Turkish Turkish

kabuğa benzeyen

KABUKSUZ : Turkish Turkish

kabuğu olmayan

KABUKSUZ YUMURTLATMAK : Turkish Turkish

ir işi ivedilikle yaptırıp eksik kalmasına yol açmak

KABUL ETMEK : Turkish Turkish

ir şeye isteyerek ya da istemeyerek razı olmak

KABUL ETMEK : Turkish Turkish

yanına, katına almak

KABUL ETMEK : Turkish Turkish

ir armağanı almak

KABUL ETMEK : Turkish Turkish

onaylamak

KABUL GÖRMEK : Turkish Turkish

ir şeyi hoş görmek, beğenmek, onaylamak

KABUL GÖRMEK : Turkish Turkish

ir kimseyi ağırlamak

KABUL GÜNÜ : Turkish Turkish

hanımların konuk ağırladıkları belirli gün

KABUL ODASI : Turkish Turkish

üyük konak ya da dairelerde konukların ağırlandığı büyük oda

KABUL SALONU : Turkish Turkish

esmi konukların ağırlandığı büyük salon

KABUL, -LÜ : Turkish Turkish

ir şeye isteyerek ya da istemeyerek razı olma

KABUL, -LÜ : Turkish Turkish

(konukları ya da işi olanları) yanına sokma, katına alma: meclis başkanı yönetim kurulu üyelerini kabul etti

KABUL, -LÜ : Turkish Turkish

sunulan bir şeyi, armağanı alma