Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KADAR : Turkish Turkish

gibi

KADAR : Turkish Turkish

denli

KADAR : Turkish Turkish

süre belirtir

KADAR : Turkish Turkish

miktar, derece

KADAR : Turkish Turkish

gösterme sıfatlarından biriyle bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirtir

KADASTRO : Turkish Turkish

ir ülkedeki her çeşit arazi ve mülkün yer, alan, sınır ve değerlerinin devlet eliyle saptanıp plana bağlanması işi

KADASTROLAMAK : Turkish Turkish

devlet eliyle arazinin sınır ve değerini belirlemek

KADASTROLANMAK : Turkish Turkish

kadastrosu yapılmak, kadastroya geçmek

KADASTROYA GEÇMEK : Turkish Turkish

kadastrosu yapılmak

KADAVRA : Turkish Turkish

tıp öğreniminde, üzerinde çalışmak için hazırlanmış, ölü insan ya da hayvan vücudu

KADAYIF : Turkish Turkish

undan yapılan, tatlı yapmaya yarar türlü biçimlerde yiyecek

KADAYIFÇI : Turkish Turkish

kadayıf yapan ya da satan kimse

KADAYIFÇI : Turkish Turkish

kadayıf satılan yer

KADAYIFÇILIK : Turkish Turkish

kadayıf yapma ya da satma işi

KADEH : Turkish Turkish

ıçki içmeye yarayan küçük bardak

KADEH : Turkish Turkish

kadehte bulunan içki

KADEH ARKADAŞI : Turkish Turkish

irlikte içki içilen kimse

KADEH KALDIRMAK : Turkish Turkish

herhangi birini ya da bir şeyi onurlandırmak için içmeden önce kadehleri yukarı kaldırmak

KADEH TOKUŞTURMAK : Turkish Turkish

içki içerken karşılıklı bir sevgiyi belirtmek amacıyla, içmeden önce kadehleri birbirine dokundurmak

KADEHÇİK : Turkish Turkish

meşe, fındık, gürgen gibi ağaçlarda, meyve sapının genişlemesiyle oluşan ve meyveyi ortasına kadar içine alan küçük kadeh biçimindeki oluşum

KADEM : Turkish Turkish

ayak, adım

KADEM : Turkish Turkish

ayak, °fut

KADEM : Turkish Turkish

uğur, kut

KADEME : Turkish Turkish

aşama, basamak, °etap

KADEME : Turkish Turkish

ış yaşamında derece içinde yatay ilerlemeyi ve aylığın artışını belirleyen gösterge