Turkish Turkish
KALABALIKLAŞMAK : Turkish Turkish
kalabalık duruma gelmek
KALAFAT YERİ : Turkish Turkish
gemi ve kayıkların onarıldığı yer
KALAFAT, -TI : Turkish Turkish
geminin kaplama tahtaları arasını üstüpü ile doldurup ziftleyerek su geçirmez duruma getirme işi
KALAFAT, -TI : Turkish Turkish
aşağısı dar, yukarısı geniş bir çeşit yeniçeri başlığı
KALAFAT, -TI : Turkish Turkish
osmanlı ımparatorluğu'nda vezir ya da yüksek orunlu devlet adamlarının giydikleri bir başlık
KALAFAT, -TI : Turkish Turkish
onarma, tamir etme
KALAFATA ÇEKMEK : Turkish Turkish
gemiyi onarmak için karaya çekmek
KALAFATA ÇEKMEK : Turkish Turkish
azarlamak, paylamak
KALAFATÇI : Turkish Turkish
gemi ve kayıkları kalafat eden kimse
KALAFATÇILIK : Turkish Turkish
kalafat yapma işi
KALAFATLAMA : Turkish Turkish
kalafatlamak eylemi
KALAFATLAMAK : Turkish Turkish
geminin kaplamasını kalafatla onarmak
KALAFATLAMAK : Turkish Turkish
onarıp çekidüzen vermek
KALAFATLANMA : Turkish Turkish
kalafatlanmak eylemi
KALAFATLANMAK : Turkish Turkish
kalafatlamak eylemi yapılmak
KALAFATSIZ : Turkish Turkish
kalafatı çıkmış
KALAK : Turkish Turkish
urun, burun ucu
KALAK : Turkish Turkish
gelin tacı
KALAK : Turkish Turkish
tezek yığını
KALAKALMA : Turkish Turkish
kalakalmak eylemi
KALAKALMAK : Turkish Turkish
ir şey ya da durum karşısında şaşırmak
KALAKALMAK : Turkish Turkish
güç durumda kalmak
KALAMAR : Turkish Turkish
mürekkepbalığının bir türü (loligo vulgaris)
KALAMİN : Turkish Turkish
doğada az bulunan, güç işlenen hidratlı çinko silikat
KALAMİN : Turkish Turkish
havada, yüksek ısıda işlenen metal parçalarının yüzeyinde oluşan oksit katmanı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani