Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KALAYLANMA : Turkish Turkish

kalaylanmak eylemi

KALAYLANMAK : Turkish Turkish

kalaylamak eylemi yapılmak ya da kalaylamak eylemine konu olmak

KALAYLATMA : Turkish Turkish

kalaylatmak eylemi

KALAYLATMAK : Turkish Turkish

kalaylamak eylemini yaptırmak

KALAYLI : Turkish Turkish

kalaylanmış (kap)

KALAYLI : Turkish Turkish

ıçinde, bileşiminde kalay bulunan: kalaylı kâğıt

KALAYLI : Turkish Turkish

gösterişi ve süsü yapay olan

KALAYSIZ : Turkish Turkish

kalaylanmamış (kap)

KALAYSIZ : Turkish Turkish

kalayı kalmamış (kap)

KALAYSIZ : Turkish Turkish

ıçinde, bileşiminde kalay bulunmayan

KALBEN : Turkish Turkish

ıçten, gönülden olarak, yürekten

KALBİ : Turkish Turkish

ıçten, yürekten, gönülden (gelen)

KALBİ ÇARPMAK : Turkish Turkish

kalbi çok vurmak

KALBİ ÇARPMAK : Turkish Turkish

çok heyecanlanmak

KALBİNE DOĞMAK : Turkish Turkish

ıçine doğmak

KALBİNE GİRMEK : Turkish Turkish

sevgisini kazanmak

KALBİNE GÖRE : Turkish Turkish

aşkaları için beslediği duygulara göre

KALBİNİ AÇMAK : Turkish Turkish

duygularını, düşüncelerini açık açık birine söylemek; içini dökmek

KALBUR : Turkish Turkish

tahıl ve başka iri taneli maddeleri elemek için kullanılan büyük delikli ya da seyrek telli elek

KALBUR GİBİ : Turkish Turkish

delikleri olan, delik deşik

KALBURA ÇEVİRMEK : Turkish Turkish

delik deşik etmek, her yanını delmek

KALBURA DÖNMEK : Turkish Turkish

delik deşik olmak

KALBURCU : Turkish Turkish

kalbur yapan ya da satan kimse

KALBURCU : Turkish Turkish

ışi, tahılları kalburdan geçirmek olan kimse

KALBURDAN GEÇİRMEK : Turkish Turkish

kalbur yardımıyla ayırmak, elemek