Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KALKANBÖCEKLERİ, -Nİ : Turkish Turkish

irçok türü, tarım ve orman bitkilerinde asalak olarak yaşayan, kınkanatları kalkanımsı böcekler familyası

KALKANIMSI, KALKANSI : Turkish Turkish

kalkana benzeyen, kalkan biçiminde olan

KALKER : Turkish Turkish

kireçtaşı

KALKERLEŞME : Turkish Turkish

kalkerleşmek eylemi

KALKERLEŞMEK : Turkish Turkish

(toprak) kireçlenmek

KALKERLİ : Turkish Turkish

ileşiminde kireçtaşı bulunan

KALKERSİZ : Turkish Turkish

ileşiminde kireçtaşı bulunmayan

KALKIK : Turkish Turkish

düzeyine göre yüksekte olan

KALKIK : Turkish Turkish

kabararak yerinden ayrılmış

KALKIK : Turkish Turkish

dik durumda, ucu yukarı doğru olan

KALKIKLIK : Turkish Turkish

kalkık olma durumu

KALKINDIRMA : Turkish Turkish

kalkındırmak eylemi

KALKINDIRMAK : Turkish Turkish

kalkınmasını sağlamak, kalkınmasına yol açmak

KALKINIŞ : Turkish Turkish

kalkınmak eylemi ya da biçimi

KALKINMA : Turkish Turkish

kalkınmak eylemi

KALKINMA : Turkish Turkish

azgelişmiş ülkelerin dış yardım ve ekonomik düzenlemeler yoluyla gelişmiş ülkelere yetişme, toplumsal yapıyı geliştirme çabası

KALKINMA HIZI : Turkish Turkish

elirli iki tarih arasında ekonomide büyüme ya da gelişme durumu

KALKINMACI : Turkish Turkish

kalkınma yanlısı

KALKINMAK : Turkish Turkish

durumunu düzeltmek, aşamalı bir biçimde gelişmek; ilerlemek

KALKIP KALKIP OTURMAK : Turkish Turkish

öfkesinden yerinde duramaz olmak

KALKIŞ : Turkish Turkish

kalkmak eylemi ya da biçimi

KALKIŞA GEÇMEK : Turkish Turkish

(uçak) havalanmak için pistten ayrılmak

KALKIŞILMAK : Turkish Turkish

kalkışmak eylemi yapılmak

KALKIŞMA : Turkish Turkish

kalkışmak eylemi

KALKIŞMAK : Turkish Turkish

yetenek, olanak ve gücü aşan bir işe girişmek