Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KALLAVİ : Turkish Turkish

vezir ve sadra-zamların giydikleri bir çeşit kavuk

KALLAVİ : Turkish Turkish

kocaman

KALLEŞ : Turkish Turkish

sözünde durmayıp bir işin yüzüstü kalmasına yol açan; birine gizlice kötülük eden

KALLEŞÇE : Turkish Turkish

kalleş gibi, kalleşe benzer (biçimde)

KALLEŞLİK : Turkish Turkish

kalleş olma durumu ya da kalleşçe davranış

KALLEŞLİK ETMEK : Turkish Turkish

sözünde durmayarak döneklik etmek; birine gizlice kötülük etmek

KALMA : Turkish Turkish

kalmak eylemi

KALMA : Turkish Turkish

herhangi bir kimseden ya da bir dönemden kalmış olan

KALMA DURUMU : Turkish Turkish

ad soylu sözcüğün, taşıdığı kavramda bulunuşunu bildiren durum. türkçede bu durum
de (-da,
ta,
te) ekiyle bildirilir,
de hali, °lokatif

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

(zaman, uzaklık ya da nicelik için) belirtilen kadar bulunmak

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

konaklamak konmak

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

oturmak, yaşamak, eğleşmek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

yaşamını sürdürmek, yaşamak

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

varlığını korumak, sürdürmek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

oyalanmak, vakit geçirmek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

sınıf geçmemek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

ışlemez, yürümez duruma gelmek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

geriye atılmak, ertelenmek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

görevi ya da yetkisi içinde olmak, düşmek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

ir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

ir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

geçmek

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

geri kalmak, yapamamak

KALMAK, -IR : Turkish Turkish

elli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak