Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KAN KARDEŞİ : Turkish Turkish

irbirinin kanını emerek ya da yalayarak kardeşlik andı içmek yoluyla kardeş olanlardan her biri, ant kardeşi

KAN KARDEŞİ : Turkish Turkish

aynı soydan, aynı kandan

KAN KAYBI ( YA DA KAN KAYBETMEK) : Turkish Turkish

herhangi bir nedenle vücuttan çok kan akmak

KAN KIRMIZI : Turkish Turkish

çok kırmızı

KAN KIRMIZI : Turkish Turkish

üstün, yaman

KAN KUSUP KIZILCIK ŞERBETİ İÇTİM DEMEK : Turkish Turkish

çok eziyet çektiği halde durumunu iyi göstermek

KAN OLMAK : Turkish Turkish

insan öldürülmek

KAN PLAZMASI : Turkish Turkish

kanın gözelerarası sıvı maddesi

KAN PORTAKALI : Turkish Turkish

içi kırmızı bir portakal türü

KAN REVAN İÇİNDE : Turkish Turkish

her yanı kana bulanmış

KAN TER İÇİNDE (KALMAK) : Turkish Turkish

çok terli, yorgun ve perişan bir durumda (kalmak)

KAN TUTMAK : Turkish Turkish

kan görünce bayılmak

KAN TUTMAK : Turkish Turkish

(adam öldüren kimse için) cinayetten sonra eli ayağı dolaşmak, şok geçirmek

KAN VERMEK : Turkish Turkish

(hastaya, yaralıya) kan aktarmak

KAN VERMEK : Turkish Turkish

aktarım için kan aldırmak

KAN YÜRÜMEK : Turkish Turkish

ir organda aşırı kan birikmek

KAN YUVARI : Turkish Turkish

kan hücresi, kan küreciği

KANA : Turkish Turkish

geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan imler

KANA BOYANMAK ( YA DA BULANMAK) : Turkish Turkish

kan içinde bırakmak

KANA KAN İSTEMEK : Turkish Turkish

öldürenin öldürülmesini istemek

KANA KANA : Turkish Turkish

kanıncaya kadar, doya doya

KANA SUSAMAK : Turkish Turkish

öldürme hırsı duymak

KANAAT ETMEK : Turkish Turkish

yetinmek

KANAAT GETİRMEK : Turkish Turkish

kanmak, aklı yatmak, inanmak

KANAAT, -Tİ : Turkish Turkish

elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum