Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KANAAT, -Tİ : Turkish Turkish

kanma, inanma

KANAAT, -Tİ : Turkish Turkish

kanış, kanı, düşünce

KANAATKÂR : Turkish Turkish

azla yetinen, kanık, yetingen

KANAATKÂRLIK : Turkish Turkish

azla yetinme durumu, kanıklık, yetingenlik

KANAATLİ : Turkish Turkish

elindekiyle yetinen, kanık, yetingen

KANAATSİZ : Turkish Turkish

elindekiyle yetinmeyen, açgözlü

KANAKTARIM : Turkish Turkish

hasta ya da yaralıya, kendi ya da uygun başka bir kan grubundan damar yoluyla kan verme, kan nakli, °transfüzyon

KANAL : Turkish Turkish

kimi bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla ya da gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu

KANAL : Turkish Turkish

ıki kıyı arasındaki dar ve derin deniz

KANAL : Turkish Turkish

ıçinden damar, sinir ya da bir sıvı geçen yol

KANAL : Turkish Turkish

telefon, telgraf, televizyon gibi aygıtlarla iletişimi sağlayan yol, °hat

KANAL : Turkish Turkish

tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti

KANALCIK : Turkish Turkish

ir organizmadaki küçük kanal

KANALIYLA : Turkish Turkish

ir kimse ya da bir şey aracılığıyla

KANAMA : Turkish Turkish

kanamak eylemi, °nezif

KANAMAK : Turkish Turkish

vücudun herhangi bir yerinden kan akmak, kan gelmek, kan kaybetmek

KANAMAK : Turkish Turkish

(manevi acılar için) yeniden etkisini duyurmak, depreşmek

KANAMALI : Turkish Turkish

kanaması olan: kanamalı hasta

KANARYA : Turkish Turkish

ıspinozgillerden, yeşilimsi ya da sarı tüylü, koni biçiminde küçük gagalı, ötücü kuş (serinus canaria)

KANARYA SARISI : Turkish Turkish

açık sarı

KANARYAÇİÇEĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

çançiçeğigillerden, sarı renkli bir çiçek (tropaeolum peregrinum)

KANARYALIK : Turkish Turkish

kanarya yetiştirilen yer

KANARYAOTU, -NU : Turkish Turkish

çuhaçiçeğigillerden, tohumları kafes kuşlarına yem olarak verilen bir bitki (alsine media)

KANASTA : Turkish Turkish

ir tür kâğıt oyunu

KANAT : Turkish Turkish

kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ