Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KANCIK : Turkish Turkish

dönek, güvenilmez

KANCIK : Turkish Turkish

kadın

KANCIKÇA : Turkish Turkish

döneklik ederek, gizlice kötülükte bulunarak

KANCIKLIK : Turkish Turkish

kancık olma durumu

KANCIKLIK : Turkish Turkish

kancıkça davranış

KANCIKLIK ETMEK ( YA DA YAPMAK) : Turkish Turkish

döneklik, kalleşlik etmek

KANCIL : Turkish Turkish

kanda yaşayan asalak

KANÇILAR : Turkish Turkish

elçiliklerde, konsolosluklarda yazı ve kâğıt işlerini yürüten görevli

KANÇILARLIK : Turkish Turkish

kançılar eliyle yönetilen işler

KANÇILARLIK : Turkish Turkish

u işlerin görüldüğü yer

KANÇILARYA : Turkish Turkish

elçilik ve konsolosluklarda yönetimle ilgili görevlilerin tümü

KANÇILARYA : Turkish Turkish

u görevlilerin çalıştığı yer

KANDAMLASI : Turkish Turkish

kırmızı ya da sarı çiçekli, ılıman bölgelerde yetişen otsu bitki

KANDAŞ : Turkish Turkish

aynı kanı taşıyan, aynı soydan olan

KANDAŞLIK : Turkish Turkish

kan birliği, soy birliği

KANDELA : Turkish Turkish

işık yoğunluğu birimi, mum, simgesi cd

KANDİL : Turkish Turkish

ıçinde sıvı bir yağ ve fitil bulunan kaptan oluşmuş aydınlatma gereci

KANDİL : Turkish Turkish

çok sarhoş

KANDİL : Turkish Turkish

kandil gecesi

KANDİL ÇÖREĞİ : Turkish Turkish

kandillerde yapılıp satılan geleneksel çörek

KANDİL GECESİ : Turkish Turkish

erat, miraç, regaip ve mevlit (hz. muhammet'in doğum yıldönümü) geceleri

KANDİL GÜNÜ : Turkish Turkish

kandil gecesinden önceki gün

KANDİL YAĞI : Turkish Turkish

kötü cins zeytinyağı

KANDİLCİ : Turkish Turkish

cami ve minarelerin kandillerini yakan kimse

KANDİLCİ : Turkish Turkish

kandil yapan ya da satan kimse