Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KANDOKU : Turkish Turkish

plazması ve taşıdığı yuvarlar bakımından bir doku gibi görünen kana, dokubilimde verilen ad

KANEPE : Turkish Turkish

irkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk

KANEPE : Turkish Turkish

genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan; peynir, sucuk, salam gibi şeylerle süslenen çok küçük ekmek

KANGAL : Turkish Turkish

tel, kurşun, boru gibi uzun ve bükülebilir şeylerin halka biçiminde sarılmasıyla yapılan bağ

KANGAL : Turkish Turkish

u biçimde bükülmüş şeylerin her bir halkası

KANGAL : Turkish Turkish

deve dikeni

KANGAL : Turkish Turkish

sivas'ın kangal ilçesinden yaygınlaşmış iyi cins çobanköpeği türü

KANGALLAMA : Turkish Turkish

kangal durumuna getirme

KANGALLAMAK : Turkish Turkish

kangal durumuna getirmek

KANGALLANMAK : Turkish Turkish

kangal durumuna getirilmek

KANGREN : Turkish Turkish

vücudun bir yerindeki dokunun ölmesi

KANGREN OLMAK : Turkish Turkish

vücudun bir yerindeki dokular ölmek

KANGREN OLMAK : Turkish Turkish

kangrenleşmek

KANGRENLEŞME : Turkish Turkish

kangrenleşmek eylemi

KANGRENLEŞMEK : Turkish Turkish

kangren olmak

KANGRENLEŞMEK : Turkish Turkish

ir durum ya da iş düzelmeyecek duruma gelmek, uzamak

KANGRENLİ : Turkish Turkish

kangreni olan

KANGURU : Turkish Turkish

kangurugillerden, iri, otçul, memeli, ön ayakları kısa, art ayaklarıyla kuyruğu uzun ve güçlü, başı küçük, avustralya da yaşayan keseli hayvan; dişisinin karnında yavrularını taşıyacak bir kesesi vardır (macropus giganteus)

KANGURU : Turkish Turkish

askıları taşıyanın omzuna takılan bebek taşıyıcısı

KANGURUGİLLER : Turkish Turkish

memelilerden, sıçrayıcı, keseli hayvanlar familyası

KANI : Turkish Turkish

ınanılan düşünce, °kanaat

KANI BAŞINA ( YA DA BEYNİNE) ÇIKMAK ( YA DA SIÇRAMAK) : Turkish Turkish

çok öfkelenmek

KANI BOZUK : Turkish Turkish

soysuz

KANI DONMAK : Turkish Turkish

donakalmak; çok şaşırmak

KANI İÇİNE AKMAK : Turkish Turkish

derdini dışa vurmamak