Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KANLAMA : Turkish Turkish

kanlamak eylemi

KANLAMAK : Turkish Turkish

kana bulamak

KANLANDIRMAK : Turkish Turkish

kanlanmasına neden olmak

KANLANMA : Turkish Turkish

kanlanmak eylemi

KANLANMAK : Turkish Turkish

kan bulaşmak

KANLANMAK : Turkish Turkish

kanı çoğalmak

KANLANMAK : Turkish Turkish

ir organda kan birikmek

KANLI : Turkish Turkish

kan bulaşmış

KANLI : Turkish Turkish

kanı olan

KANLI : Turkish Turkish

kan dökülmesine neden olan

KANLI : Turkish Turkish

ısteyerek kan dökmüş olan (kimse), °hunriz, °katil

KANLI : Turkish Turkish

kanlanmış olan

KANLI : Turkish Turkish

kanamayla kendini gösteren (hastalık)

KANLI : Turkish Turkish

kanı yoğun olan

KANLI BASUR : Turkish Turkish

dizanteri

KANLI BIÇAKLI OLMAK : Turkish Turkish

irbirlerini öldürecek kadar düşman olmak

KANLI CANLI : Turkish Turkish

sağlıklı, sapasağlam, vücut sağlığı yüzünden belli olan

KANLI KATİL : Turkish Turkish

çok insan öldürmüş ya da birini vahşice öldürmüş katil

KANLI YAŞ(LAR) DÖKMEK : Turkish Turkish

üyük üzüntüyle ağlamak

KANLILIK : Turkish Turkish

kanlı olma durumu

KANMA : Turkish Turkish

kanmak eylemi

KANMAK, -AR : Turkish Turkish

söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak

KANMAK, -AR : Turkish Turkish

(tatlı sözlere) aldanmak

KANMAK, -AR : Turkish Turkish

(soyut ya da somut olarak) bir gereksinmesini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak

KANMAK, -AR : Turkish Turkish

yetinmek, °iktifa etmek