Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
KANUNİYET, -Tİ : Turkish Turkish

(bir karar) yasa olma gücünü kazanma

KANUNLAŞMA : Turkish Turkish

kanunlaşmak eylemi, yasalaşma

KANUNLAŞMAK : Turkish Turkish

yasalaşmak

KANUNLAŞTIRILMA : Turkish Turkish

yasalaştırılma

KANUNLAŞTIRILMAK : Turkish Turkish

yasalaştırılmak

KANUNLAŞTIRMA : Turkish Turkish

yasalaştırma

KANUNLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

yasalaştırmak

KANUNNAME : Turkish Turkish

yasa kitabı

KANUNSUZ : Turkish Turkish

yasası olmayan, yasasız

KANUNSUZ : Turkish Turkish

yasaya aykırı, yasadışı

KANUNSUZLUK : Turkish Turkish

yasaya aykırılık, yasasızlık

KANUNUESASİ : Turkish Turkish

anayasa

KÂNUNUEVVEL : Turkish Turkish

aralık ayı

KÂNUNUSANİ : Turkish Turkish

ocak ayı

KANYAK : Turkish Turkish

ıspirto derecesi yüksek, özel kokulu, sarımtırak renkte bir tür içkinin patent adı, °konyak

KANYON : Turkish Turkish

ir akarsuyun kalkerli bir alanda oyarak oluşturduğu derin, dar boğaz

KAOLİN : Turkish Turkish

eyaz renkli, porselen yapımında kullanılan, ateşe dayanıklı kil, arıkil

KAOLİNİT : Turkish Turkish

arıkilin temel maddesini oluşturan hidratlı alüminyum silikat

KAOLİNLEŞME : Turkish Turkish

mağmatik kayaların yapısında su sızıntılarının etkisiyle bozulan feldispatın kaoline dönüşmesi

KAOLİNLİ : Turkish Turkish

ileşiminde arıkil bulunan

KAOS : Turkish Turkish

evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durumu

KAOS : Turkish Turkish

karışıklık, kargaşa, karmaşa

KAP : Turkish Turkish

gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılmış olan bir tür üst giysisi

KAP : Turkish Turkish

kadınların giydiği kolsuz üstlük

KAP KACAK : Turkish Turkish

tencere, tava, sahan gibi mutfak eşyası