Multilingual Turkish Dictionary Turkish Turkish

ANLAŞMAK : Turkish Turkish

ir iş için birleşmek, uzlaşmak

ANLAŞMALI : Turkish Turkish

esmi belgeyle bir hizmet için anlaşmaya dayanan, anlaşması olan

ANLAŞMASIZ : Turkish Turkish

elgeye dayanmayan, anlaşması olmayan

ANLAŞMAYA VARMAK : Turkish Turkish

ir konuda birisiyle anlaşmak

ANLAŞMAZLIK : Turkish Turkish

ıki ya da daha çok tarafın karşılaşan düşünce ve erekleri arasında ayrılık, uyuşmazlık, °ihtilaf

ANLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

anlaşmayı, uzlaşmayı, uyuşmayı sağlamak

ANLATI : Turkish Turkish

öyküleme, °tahkiye

ANLATI : Turkish Turkish

öykü, masal, söylence, destan gibi türleri içeren, kahramanı ilk durumdan son duruma götüren çizginin geliştirildiği yazılı ve sözlü metinler

ANLATIBİLİM : Turkish Turkish

özellikle yazınsal türlerdeki anlatısal yapılara ilişkin inceleme

ANLATICI : Turkish Turkish

öykü, masal, fıkra gibi yazınsal türleri anlatan kimse

ANLATILMAK : Turkish Turkish

aktarılmak, bildirilmek

ANLATILMAK : Turkish Turkish

dışavurulmak, ifade edilmek

ANLATIM : Turkish Turkish

anlatmak eylemi

ANLATIM : Turkish Turkish

ir duyguyu, bir düşünceyi, bir konuyu söz ya da yazıyla bildirme, dışa vurma, dışavurum, °ifade

ANLATIM TİTREMİ : Turkish Turkish

anlatımda mantık ve düşünce özelliğine göre oluşan titrem

ANLATIMBİLİM : Turkish Turkish

içem yöntemlerini inceleyen yazınsal araştırma, inceleme, °stilistik

ANLATIMCI : Turkish Turkish

yalnızca öykülemeye ağırlık veren (yapıt)

ANLATIMCI : Turkish Turkish

yapıtlarında öykülemeye ağırlık veren (yazar)

ANLATIMLI : Turkish Turkish

düşünce ve duyguyu güçlü ve canlı bir biçimde anlatan

ANLATIMSAL : Turkish Turkish

anlatımla ilgili, anlatımı olan

ANLATIŞ : Turkish Turkish

anlatmak eylemi ya da biçimi, ders anlatma, °takrir

ANLATMA : Turkish Turkish

anlatmak eylemi

ANLATMAK : Turkish Turkish

ir konu üzerinde açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek

ANLATMAK : Turkish Turkish

ınandırmak, belirtmek

ANLATMAK : Turkish Turkish

söylemek, nakletmek, hikâye etmek