Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
AVANTAJLI : Turkish Turkish

yarar, üstünlük sağlayan, (durum ya da şey)

AVANTAJSIZ : Turkish Turkish

yarar sağlamayan, üstünlüğü olmayan

AVANTÜR : Turkish Turkish

serüven, °macera

AVARA : Turkish Turkish

ir geminin başka bir gemiden ya da kıyıdan açılması

AVARA : Turkish Turkish

kıyıya dayanılarak sandalın açılması için kürekçilere verilen komut

AVARA : Turkish Turkish

ışe yaramaz, kötü

AVARA : Turkish Turkish

üzerinde döndüğü ve kendisini taşıyan milden bağımsız olarak çalışan düzenek

AVARA : Turkish Turkish

motorun boşa çalışması, boşta, °rölanti

AVARA KASNAK İŞLEMEK : Turkish Turkish

hiçbir işe yaramadan boşuna çalışmak

AVARE : Turkish Turkish

ışsiz, aylak, boşgezen

AVARE DOLAŞMAK : Turkish Turkish

işsiz, başıboş, aylak dolaşmak

AVARE ETMEK : Turkish Turkish

ir kimseyi işinden alıkoymak

AVARELEŞMEK : Turkish Turkish

aylaklık etmek

AVARELİK : Turkish Turkish

ışsizlik, aylaklık

AVARIZ : Turkish Turkish

kazalar, belalar

AVARIZ : Turkish Turkish

engebeler, tümsekler, yüzey biçimleri

AVARIZ : Turkish Turkish

osmanlılarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak toplanan vergi

AVARYA : Turkish Turkish

ir deniz yolculuğunda geminin ya da yükünün gördüğü zarar

AVAZ : Turkish Turkish

yüksek ses, °nara, °avaze

AVAZ AVAZ BAĞIRMAK ( YA DA AVAZI ÇIKTIĞI KADAR BAĞIRMAK) : Turkish Turkish

var gücüyle bağırmak

AVAZE : Turkish Turkish

yüksek ses, °nara, °avaz

AVCI : Turkish Turkish

avlanmayı seven ya da avı kendine iş edinen kimse

AVCI : Turkish Turkish

aşka hayvanları yakalamakta usta olan (hayvan)

AVCI : Turkish Turkish

ir şeyi büyük bir istekle izleyen ve bulup ortaya çıkaran, tanıtan kimse

AVCI ERİ : Turkish Turkish

piyade mangasında her ere verilen ad