Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
AZAMETLİ : Turkish Turkish

gururlu, onurlu, kibirli,

AZAMETLİ : Turkish Turkish

görkemli, gösterişli, heybetli

AZAMETLİ : Turkish Turkish

debdebeli, saltanatlı, şatafatlı

AZAMETLİ : Turkish Turkish

çalımlı, kurumlu

AZAMİ : Turkish Turkish

en büyük, en yüksek, en çok, °maksimum

AZAP : Turkish Turkish

dinsel görüşe göre dünyada günah işlemiş olanlara ahrette verilecek ceza

AZAP : Turkish Turkish

organik ya da ruhsal büyük sıkıntı, ezinç

AZAP : Turkish Turkish

acı, °ısdırap, °elem

AZAP : Turkish Turkish

(anadolu'nun kimi bölgelerinde) çiftlik uşağı

AZAP : Turkish Turkish

anadolu beyliklerinde donanmadaki görevlerde kullanılan asker

AZAP ÇEKMEK : Turkish Turkish

ahrette ceza görmek

AZAP ÇEKMEK : Turkish Turkish

çok büyük sıkıntıya uğramak

AZAPLI : Turkish Turkish

sıkıntı, acı veren

AZAPLI : Turkish Turkish

eylikler döneminde deniz askeri

AZAPSIZ : Turkish Turkish

sıkıntı, acı vermeyen

AZAR : Turkish Turkish

paylama

AZAR AZAR : Turkish Turkish

süreyi uzatarak, yavaş yavaş, az az

AZAR AZAR : Turkish Turkish

küçük ölçülerle

AZAR İŞİTMEK : Turkish Turkish

azarlanmak

AZARLAMA : Turkish Turkish

azarlamak eylemi, paylama

AZARLAMAK : Turkish Turkish

paylamak

AZARLANMA : Turkish Turkish

azarlanmak eylemi, paylanma

AZARLANMAK : Turkish Turkish

azarlamak eylemine konu olmak, paylanmak

AZARLATMAK : Turkish Turkish

azarlamak eylemini yaptırmak ya da azarlanmasına yol açmak

AZAT : Turkish Turkish

serbest bırakma