Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ŞİDDET GÖSTERMEK : Turkish Turkish

kaba, sert davranmak

ŞİDDET OLAYI : Turkish Turkish

çevreyi sindirmek için yaratılan olay ya da girişilen eylem

ŞİDDET, -Tİ : Turkish Turkish

ir devinimin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik

ŞİDDET, -Tİ : Turkish Turkish

hız

ŞİDDET, -Tİ : Turkish Turkish

(duygu ya da davranış için) aşırılık

ŞİDDET, -Tİ : Turkish Turkish

karşıt görüşte olanlara, inandırma ya da uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma

ŞİDDETE BAŞVURMAK : Turkish Turkish

kuvvet kullanmak

ŞİDDETLE : Turkish Turkish

güçlü bir biçimde

ŞİDDETLENDİRME : Turkish Turkish

şiddetlendirmek eylemi

ŞİDDETLENDİRMEK : Turkish Turkish

şiddetini giderek artırmak

ŞİDDETLENME : Turkish Turkish

şiddetlenmek eylemi

ŞİDDETLENMEK : Turkish Turkish

şiddeti giderek artmak, hızlanmak

ŞİDDETLİ : Turkish Turkish

zorlu, sert

ŞİDDETLİ : Turkish Turkish

hızlı

ŞİDDETLİ : Turkish Turkish

aşırı

SİDERİT : Turkish Turkish

ıçinde yalnız demir ve nikel bulunan göktaşı

SİDERİT : Turkish Turkish

sideroz

SİDEROZ : Turkish Turkish

çoğunlukla kahverengi demir karbonat bileşimli, demir cevheri

SİDİK : Turkish Turkish

öbreklerde kandan süzülerek sidikyollarıyla dışarıya atılan sıvı, °idrar

SİDİK : Turkish Turkish

öbreklerde kandan süzülerek sidikyollarıyla dışarıya atılan sıvı, °idrar

SİDİK YARIŞI : Turkish Turkish

önemsiz ve değersiz konularda, inatlaşarak bir birinden üstün gelmeye çalışanların durumunu anlatmak için kullanılır

SİDİK SÖKTÜRÜCÜ : Turkish Turkish

sidiği artıran ilaç

SİDİK SÖKTÜRÜCÜ : Turkish Turkish

sidiği artıran ilaç

SİDİKBORUSU, -NU : Turkish Turkish

sidiği böbreklerin her birinden sidiktorbasına akıtan bir çift kanal

SİDİKKAVUĞU, -NU : Turkish Turkish

sidiktorbası