Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SIKIDENETİMCİ : Turkish Turkish

sansür uygulayan, sansürcü

SIKIDÜZEN : Turkish Turkish

ir topluluğun yasa ve tüzüklere bağlı olması, °disiplin, °zapturapt

SIKILAMA : Turkish Turkish

sıkılamak eylemi

SIKILAMAK : Turkish Turkish

sıkı duruma getirmek

SIKILAMAK : Turkish Turkish

dolma tüfek, tabanca gibi ateşli silahları ağızdan doldurup sıkıştırmak

SIKILAMAK : Turkish Turkish

sıkıştırmak

SIKILAMAK : Turkish Turkish

sıkıştırmak, bunaltmak ya da zorlamak

SIKILANMA : Turkish Turkish

sıkılanmak eylemi

SIKILANMAK : Turkish Turkish

sıkılamak eylemi yapılmak

SIKILAŞMAK : Turkish Turkish

sıkı duruma gelmek

SIKILGAN : Turkish Turkish

kendinde gereken güven ve cesareti bulamayan, utangaç

SIKILGANLAŞMAK : Turkish Turkish

sıkılgan duruma gelmek

SIKILGANLIK : Turkish Turkish

sıkılgan olma durumu

SIKILIK : Turkish Turkish

sıkı olma durumu

SIKILIK : Turkish Turkish

cimrilik, pintilik

SIKILIŞ : Turkish Turkish

sıkılmak eylemi ya da biçimi

SIKILMA : Turkish Turkish

sıkılmak eylemi

SIKILMA : Turkish Turkish

utanma ve çekinme duygusu, °hicap

SIKILMAK : Turkish Turkish

sıkmak eylemi yapılmak

SIKILMAK : Turkish Turkish

can sıkıntısı duymak

SIKILMAK : Turkish Turkish

utanıp çekinmek, mahcup olmak

SIKILMAK : Turkish Turkish

sıkıntıya düşmek, geçim sıkıntısı çekmek

SIKILMAZ : Turkish Turkish

sıkılması olmayan, utanmaz, yüzsüz

SIKILMAZLIK : Turkish Turkish

sıkılmaz olma durumu

SIKIM : Turkish Turkish

kapalı elin aldığı miktar