Multilingual Turkish Dictionary Turkish Turkish

SIKIM : Turkish Turkish

ir kezde sıkılan miktar

SIKIM : Turkish Turkish

(ateşli silahlarda) bir atış için yeterli olan miktar

SIKIMLIK : Turkish Turkish

sıkım kadar olan

SIKINMA : Turkish Turkish

sıkınmak eylemi

SIKINMAK : Turkish Turkish

kendini sıkmak, zorlamak

SIKINTI : Turkish Turkish

ışsizlik, tekdüzelik, bezginlik gibi nedenlerden doğan ruhsal yorgunluk

SIKINTI : Turkish Turkish

ir bozukluğun, karışıklığın neden olduğu etkili ve sürekii yorgunluk,°meşakkat, °mihnet

SIKINTI : Turkish Turkish

yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı: maaş alamayınca sıkıntıya düştü

SIKINTI BASMAK : Turkish Turkish

çok sıkılmak, can sıkıntısı duymak

SIKINTI ÇEKMEK : Turkish Turkish

zorluk ya da yoksulluk içinde yaşamak

SIKINTI VERMEK : Turkish Turkish

tedirgin etmek, bunaltmak

SIKINTIDA OLMAK : Turkish Turkish

geçim darlığı çekmek

SIKINTILANMAK : Turkish Turkish

ıçini sıkıntı kaplamak

SIKINTILI : Turkish Turkish

sıkıntısı olan: sıkıntılı bir kadın

SIKINTILI : Turkish Turkish

sıkıntı veren, °kasvetli, °meşakkatli, °mukassi

SIKINTISI OLMAK : Turkish Turkish

tedirgin, rahatsız eden bir durumda bulunmak

SIKINTISI OLMAK : Turkish Turkish

aptesi gelmek, sıkışmak

SIKINTISIZ : Turkish Turkish

sıkıntısı olmayan

SIKINTISIZ : Turkish Turkish

sıkıntı vermeyen, °meşakkatsiz

SIKINTISIZCA : Turkish Turkish

sıkıntısız olarak

SIKINTIYA DÜŞMEK : Turkish Turkish

darlık, yokluk içinde olmak

SIKINTIYA GELEMEMEK : Turkish Turkish

güç işlere dayanıklı olmamak

ŞIKIR ŞIKIR : Turkish Turkish

metal paraların birbirine çarpmasıyla çıkan ses. şıkır şıkır para sayıyor. cebi şıkır şıkır para dolu

ŞIKIR ŞIKIR : Turkish Turkish

parlak, pırıl pırıl

ŞIKIR ŞIKIR ŞIKIR ŞIKIR OYNAMAK : Turkish Turkish

canlı bir biçimde oynamak