Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SIKIŞTIRMA : Turkish Turkish

sıkıştırmak eylemi

SIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

ir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak

SIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

ir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek ya da orada tutmak

SIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

gevşek ya da seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma getirmek: vidayı sıkıştırdı

SIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

ir şeyin sıkışmasına, kısılmasına, ezilmesine neden olmak

SIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

ansızın, gizlice ve karşısındakinin isteyip istemediğine bakmadan bir şeyi vermek, tutuşturmak

SIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

kaçamayacak biçimde çembere almak, kıstırmak

SIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

zorlamak

SIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

elle sarkıntılık etmek

SIKIT, -TI : Turkish Turkish

komprime

SIKIT, -TI : Turkish Turkish

düşük7, sakıt

SIKIYA ALMAK : Turkish Turkish

hareketlerini sınırlamak ya da önlemler almak

SIKIYA ALMAK : Turkish Turkish

disiplin altına almak

SIKIYA GELMEK : Turkish Turkish

güç bir durumla karşılaşmak

SIKIYÖNETİM : Turkish Turkish

olağanüstü zamanlarda yurtta güvenliğin korunması için ordunun yardımıyla sağlanan yönetim, °örfi idare

SIKIYSA : Turkish Turkish

kendine güveniyorsa

SİKKE : Turkish Turkish

madeni para

SİKKE : Turkish Turkish

madeni paralara vurulan damga

SİKKE : Turkish Turkish

hayvanları bağlamak için çakılan demir ya da ağaç kazık

SİKKE : Turkish Turkish

mevlevi dervişlerinin giydikleri yüksek ve tepesi düz keçe külah

SİKKELEMEK : Turkish Turkish

hayvanları sikkeye bağlamak

SIKKIN : Turkish Turkish

çok sıkılmış, bunalmış

SIKKINLIK : Turkish Turkish

sıkkın olma durumu

SİKLAMEN : Turkish Turkish

tavşankulağı, °buhurumeryem

SİKLAMEN : Turkish Turkish

kırmızıya çalar eflatun renk