Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SİKLAMEN : Turkish Turkish

u renkte olan

SIKLAŞMA : Turkish Turkish

sıklaşmak eylemi

ŞIKLAŞMA : Turkish Turkish

şıklaşmak eylemi

SIKLAŞMAK : Turkish Turkish

sık duruma gelmek ya da sıkça ortaya çıkmak, sık görülmek

ŞIKLAŞMAK : Turkish Turkish

şık duruma gelmek; şık olmak

SIKLAŞTIRILMA : Turkish Turkish

sıklaştırılmak eylemi

SIKLAŞTIRILMAK : Turkish Turkish

sıklaştırmak eylemi yapılmak

SIKLAŞTIRMA : Turkish Turkish

sıklaştırmak eylemi

SIKLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

sık duruma getirmek

SIKLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

sıkça yapmak, sayısını artırmak: adımlarını sıklaştırdı. ziyaretlerini sıklaştırdı

SİKLEMEMEK : Turkish Turkish

değer ve önem vermemek

SIKLET, -Tİ : Turkish Turkish

ağırlık, yük

SIKLET, -Tİ : Turkish Turkish

sıkıntı

SIKLIK : Turkish Turkish

sık olma durumu

SIKLIK : Turkish Turkish

frekans

ŞIKLIK : Turkish Turkish

şık olma durumu

SIKLIKLA : Turkish Turkish

sık sık, sık olarak

SIKLIKÖLÇER : Turkish Turkish

salınımlı bir elektrik akımının sıklığını ölçmeye yarayan aygıt

SİKLON : Turkish Turkish

atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtına, °kiklon

SIKMA : Turkish Turkish

sıkmak eylemi

SIKMA : Turkish Turkish

ir tür pantolon ya da şalvar

SIKMA : Turkish Turkish

dar bir tür kadın yeleği

SIKMA : Turkish Turkish

sıkılmaya, suyu alınmaya elverişli

SIKMA BAŞ : Turkish Turkish

kadınların ince bir kumaşla saçlarını sararak yaptıkları bir saç bağlama biçimi

SIKMAK, -AR : Turkish Turkish

sıkıca kavramak