Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SIKMAK, -AR : Turkish Turkish

çevresine sarılarak ya da bir şey sararak çepçevre basınç altına almak

SIKMAK, -AR : Turkish Turkish

asınçla suyunu, yağını, sıvı kısmını çıkarıp akıtmak

SIKMAK, -AR : Turkish Turkish

dar gelmek

SIKMAK, -AR : Turkish Turkish

asınçlı bir aygıtla fışkırtmak, püskürtmek

SIKMAK, -AR : Turkish Turkish

(ateşli silahlar için) tetiği çekip boşaltmak

SIKMAK, -AR : Turkish Turkish

askı altına almak, üzmek, zorlamak

SIKMAK, -AR : Turkish Turkish

sıkıntı vermek

SIKMALIK : Turkish Turkish

sıkılmaya elverişli

SİKMEK, -ER : Turkish Turkish

(erkek için) cinsel ilişkide bulunmak

SİKTİR ET! 1) : Turkish Turkish

aldırma, önem verme!

SİKTİR ET! 1) : Turkish Turkish

kov, defet!

SİKTİR! : Turkish Turkish

defol!

SİKTİRİCİ : Turkish Turkish

ayağı, aşağılık, adi

SİKTİRİP GİTMEK : Turkish Turkish

aşını alıp gitmek

SİKTİRMEK : Turkish Turkish

defolup gitmek

SILA : Turkish Turkish

ir süre ayrı kaldığı bir yere ya da yakınlarına kavuşma

SILA : Turkish Turkish

(gurbetteki bir kimse için) doğup büyüdüğü ve özlediği yer

SILA SIYGASI : Turkish Turkish

ulaç, °zarffiil

SILACI : Turkish Turkish

memleketine, doğup büyüdüğü yere dönerek yakınlarına kavuşan kimse

SİLAH : Turkish Turkish

savunmak ya da saldırmak amacıyla kullanılan araç

SİLAH : Turkish Turkish

savunmak ya da saldırmak için kullanılan, başvurulan bilgi, para gibi şey

SİLAH ALTINA ALMAK : Turkish Turkish

askerlik görevine başlamak

SİLAH ARKADAŞI : Turkish Turkish

ir savaş ya da savaşımın birlikte yürütüldüğü kimse

SİLAH ATMAK : Turkish Turkish

silahı ateşlemek

SİLAH BAŞI ETMEK : Turkish Turkish

askerlikte, verilen komut üzerine herkes görevi başına geçmek