Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SİLAH BAŞINA : Turkish Turkish

silah başı etmek için verilen komut

SİLAH ÇATMAK : Turkish Turkish

silahları uç uca çapraz bir biçimde dayayarak durdurmak

SİLAH ÇEKMEK : Turkish Turkish

silahla ateş etmeye davranmak ya da ateş etmek

SİLAH PATLAMAK : Turkish Turkish

(silah) ateş almak

SİLAH PATLAMAK : Turkish Turkish

savaş başlamak

SİLAHA DAVRANMAK : Turkish Turkish

kullanmak için silahına el atmak

SİLAHÇI : Turkish Turkish

silah bakım ve onarımını yapan kimse

SİLAHENDAZ : Turkish Turkish

gereğinde karaya çıkarılan, özellikle tüfeklerle donatılmış deniz eri

SİLAHHANE : Turkish Turkish

silahların saklandığı, korunduğu yer

SİLAHLAMAK : Turkish Turkish

silahlandırmak

SİLAHLANDIRMA : Turkish Turkish

silahlandırmak eylemi

SİLAHLANDIRMAK : Turkish Turkish

silahlı duruma getirmek: silahlandırdılar

SİLAHLANMA : Turkish Turkish

silahlanmak eylemi

SİLAHLANMA : Turkish Turkish

silahını ya da silahlı kuvvetlerini çoğaltma ve güçlendirme

SİLAHLANMAK : Turkish Turkish

silahlı duruma gelmek: devletler silahlanıyor

SİLAHLI : Turkish Turkish

silahı olan: silahlı asker

SİLAHLI : Turkish Turkish

silahla yapılan

SİLAHLI KUVVETLER : Turkish Turkish

kara kuvvetleri, deniz kuvvetleri, hava kuvvetleri ve jandarma kuvvetlerinden oluşan örgüt

SİLAHLIK : Turkish Turkish

tabanca, bıçak gibi silahları yerleştirmek için kullanılmış olan, kat kat, enli, meşin kemer

SİLAHLIK : Turkish Turkish

kışlada erlerin silahlarını yerleştirip bıraktıkları yer

SİLAHSIZ : Turkish Turkish

silahı olmayan

SİLAHSIZ : Turkish Turkish

silah kullanılmayan

SİLAHSIZLANDIRMA : Turkish Turkish

silahsızlandırmak eylemi

SİLAHSIZLANDIRMAK : Turkish Turkish

silahsızlanmasına neden olmak, silahsızlanmasını sağlamak

SİLAHSIZLANMA : Turkish Turkish

genel barış ve güvenlik için silah gücünü, silahlı kuvvetlerini azaltma ya da tümüyle ortadan kaldırma