Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SİLKELEMEK : Turkish Turkish

kuvvetle sarsmak

SİLKELEMEK : Turkish Turkish

sarsmak, etkilemek

SİLKELEMEK : Turkish Turkish

yük olan, yük sayılan birinin geçim ve sorumluluğunu üstünden atmak

SİLKELENİŞ : Turkish Turkish

silkelenmek eylemi ya da biçimi

SİLKELENME : Turkish Turkish

silkelenmek eylemi

SİLKELENMEK : Turkish Turkish

silkelemek eylemine konu olmak: halılar silkelendi

SİLKELENMEK : Turkish Turkish

ani bir hareket yaparak vücudu sarsılmak, silkinmek

SİLKELENMEK : Turkish Turkish

kendine gelmek, bir durumu üstünden atmak

SİLKELEYİŞ : Turkish Turkish

silkelemek eylemi ya da biçimi

SİLKİ : Turkish Turkish

uykuda sıçrama

SİLKİNDİRMEK : Turkish Turkish

silkinmesini sağlamak

SİLKİNİŞ : Turkish Turkish

silkinmek eylemi ya da biçimi

SİLKİNME : Turkish Turkish

silkinmek eylemi

SİLKİNMEK : Turkish Turkish

üstünü silkmek, silkelemek

SİLKİNMEK : Turkish Turkish

ani bir hareketle, korkuyla vücudu sarsılmak, silkelenmek

SİLKİNMEK : Turkish Turkish

ir şeyi üstünden atmak, ondan kurtulmak

SİLKİNTİ : Turkish Turkish

ürkerek sıçrama

SİLKİNTİ : Turkish Turkish

itkilerde çiçek düşürme durumu

SİLKİP ATMAK : Turkish Turkish

her türlü ilgisini kesmek

SİLKME : Turkish Turkish

silkmek eylemi

SİLKME : Turkish Turkish

ıri doğranmış kabak, patlıcan gibi sebzelerle yapılan et yemeği

SİLKME : Turkish Turkish

(halterde) ayakları açarak halteri koparma durumundan baş üstüne kaldırma durumu

SİLKMEK : Turkish Turkish

üstündeki şeyleri düşürmek ya da temizlemek için bir şeyi kuvvetle sallamak ya da sarsmak

SİLKMEK : Turkish Turkish

ani bir hareketle sarsmak

SİLKTİRMEK : Turkish Turkish

silkmek eylemini yaptırmak