Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SİYAHLIK : Turkish Turkish

siyah olma durumu, kara renk

SİYAHLIK : Turkish Turkish

karanlık ya da koyuluk

SİYAK, -KI : Turkish Turkish

sözün gelişi, anlatım biçimi

SİYAKU SİBAK : Turkish Turkish

sözdeki uygunluk ve tutarlılık

SIYANET ETMEK : Turkish Turkish

korumak

SIYANET, -Tİ : Turkish Turkish

koruma

SİYANOJEN : Turkish Turkish

( kyanos mavi, genos doğuş) kim. oksalik asidin azot ve karbon bileşimi (c2n2)

SİYANÜR : Turkish Turkish

hidrosiyanik asidin tuzu ya da esteri olan çok güçlü bir zehir

SİYASA : Turkish Turkish

politika, siyaset

SİYASA : Turkish Turkish

devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş ya da anlayış

SİYASACI : Turkish Turkish

politikacı

SİYASACILIK : Turkish Turkish

politikacılık

SİYASAL : Turkish Turkish

politika ile ilgili, °siyasi, °politik

SİYASALLAŞMAK : Turkish Turkish

siyasal bir durum almak

SİYASET MEYDANI : Turkish Turkish

ölüm cezalarının uygulandığı yer

SİYASET, -Tİ : Turkish Turkish

politika

SİYASET, -Tİ : Turkish Turkish

çıkar sağlamak amacıyla yapılan kurnazca davranış

SİYASETÇİ : Turkish Turkish

politikacı

SİYASETÇİ : Turkish Turkish

aşkalarının duygularını okşayarak çıkar sağlayan kimse

SİYASİ : Turkish Turkish

siyasal, °politik

SİYASİ : Turkish Turkish

siyasetçi, politikacı

SİYASİYAT, -TI : Turkish Turkish

politika işleri

SİYATİK : Turkish Turkish

acaktaki iki sinir ve bu sinirlerin ağrılı hastalığı

SİYEÇ : Turkish Turkish

yapraksız, meyvesiz ağaç

SİYEÇ : Turkish Turkish

tarla, bağ çevresine çekilen çalı çit