Turkish Turkish
SÖKMEK, -ER : Turkish Turkish
gelmeye başlamak ya da çıkagelmek
SÖKMEK, -ER : Turkish Turkish
geçmek, etki yapmak
SÖKMEK, -ER : Turkish Turkish
ayırmak, uzaklaştırmak, vazgeçirmek
SÖKMEK, -ER : Turkish Turkish
örülmüş ya da dikilmiş bir şeyin, örgüsünü ya da dikişini ayırmak
ŞOKOLA : Turkish Turkish
çikolata, şeker, su ya da sütle yapılan içecek
SOKRA : Turkish Turkish
(güverte döşemeleri vb. yerlerde) ıki ağacın uç uca gelmesiyle oluşan aralık
SOKRANMAK : Turkish Turkish
söylenmek, homurdanmak
SOKTURMAK : Turkish Turkish
sokmak eylemini yaptırmak
SÖKTÜRME : Turkish Turkish
söktürmek eylemi
SÖKTÜRMEK : Turkish Turkish
sökmek eylemini yaptırmak: fidanları söktürmüş
SÖKTÜRMEK : Turkish Turkish
(ılaç için) boşaltımı kolaylaştırmak, akıtmak
SOKU : Turkish Turkish
taş dibek
SOKU : Turkish Turkish
dibekte, havanda dövme işini yapan tokmak
SOKUCU : Turkish Turkish
sokan, sokmak eylemini yapan
SÖKÜCÜ : Turkish Turkish
sökme işlevi gören araç ya da aygıt
SÖKÜK : Turkish Turkish
dikişi sökülmüş ya da örgüsü çözülmüş (şey)
SÖKÜK DİKMEK : Turkish Turkish
sökülmüş olan bir şeyi onarmak
SÖKÜLEBİLİR : Turkish Turkish
sökülmeye uygun
SOKULGAN : Turkish Turkish
kısa sürede insanlarla kaynaşıp dost olabilen, kendini çabucak sevdiren: neşeli, güleryüzlü ve sokulgan
SOKULGANLIK : Turkish Turkish
sokulgan olma durumu: sokulganlığıyla dikkat çekiyor
SOKULMA : Turkish Turkish
sokulmak eylemi
SOKULMAK : Turkish Turkish
sokmak eylemine konu olmak: öğrenciler okula sokuldu
SOKULMAK : Turkish Turkish
girmek
SOKULMAK : Turkish Turkish
yanaşmak, yaklaşmak
SÖKÜLME : Turkish Turkish
sökülmek eylemi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani