Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ŞÖLEN : Turkish Turkish

sanat gösterisi

ŞÖLEN : Turkish Turkish

elli bir amaçla düzenlenen eğlence

ŞÖLEN : Turkish Turkish

din töreni niteliğinde yemek toplantısı

ŞÖLEN ÇEKMEK : Turkish Turkish

şölen düzenlemek, °ziyafet vermek

SOLFEJ : Turkish Turkish

müzik ezgilerinin uygulanışı

SOLFEJ : Turkish Turkish

notaları değerlerine göre seslendirmeyi amaçlayan müzik çalışması

SOLGUN : Turkish Turkish

engini, tazeliğini ya da parlaklığını yitirmiş olan, solmuş: solgun bir yüzü var

SOLGUNLAŞMA : Turkish Turkish

solgunlaşmak eylemi

SOLGUNLAŞMAK : Turkish Turkish

solgun duruma gelmek

SOLGUNLUK : Turkish Turkish

solgun olma durumu

SOLHAF : Turkish Turkish

ayaktopunda oyun kurucuların sol ucunda yer alan oyuncu

SOLİÇ : Turkish Turkish

ayaktopunda akıncılar arasında bulunan beş oyuncudan, soldan ikinci yerde bulunanı

SOLİDARİST : Turkish Turkish

dayanışmacı

SOLİDARİZM : Turkish Turkish

dayanışmacılık

SOLİPSİZM : Turkish Turkish

tekbencilik

SOLİST, -Tİ : Turkish Turkish

solocu

SOLLAMA : Turkish Turkish

sollamak eylemi

SOLLAMAK : Turkish Turkish

ir taşıt başka bir taşıtı geçmek için solundan ilerlemek

SOLLAMAK : Turkish Turkish

(bir kişi ya da toplum) ötekini bir konuda hızla geçerek geride bırakmak

SOLLAYIŞ : Turkish Turkish

sollamak eylemi ya da biçimi

SOLMA : Turkish Turkish

solmak eylemi

SOLMAK, -AR : Turkish Turkish

engini yitirmek, rengi uçmak: perdeler soldu. benzi soldu

SOLMAK, -AR : Turkish Turkish

tazeliğini, diriliğini ya da parlaklığını yitirmek

SOLMAZ : Turkish Turkish

solmayan, rengini kaybetmeyen

SOLO : Turkish Turkish

ir kişi tarafından söylenen ya da çalınan müzik parçası