Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SOLUK : Turkish Turkish

soluma hareketi

SOLUK : Turkish Turkish

irşeyi sürdürebilme, sonlandırabilme gücü

SOLUK : Turkish Turkish

dikkat çekici, çarpıcı yanları olan kimse ya da şey

SOLUK ALDIRMAMAK : Turkish Turkish

dinlenmesine vakit bırakmamak

SOLUK ALDIRMAMAK : Turkish Turkish

dinlenmesine vakit bırakmamak

SOLUK ALMADAN (DİNLEMEK, İZLEMEK YA DA BAKMAK) : Turkish Turkish

ir eylemin dikkatle ve heyecanla yapıldığını anlatır

SOLUK ALMAK : Turkish Turkish

havayı ciğerlere çekmek, nefes almak

SOLUK ALMAK : Turkish Turkish

dinlenmek

SOLUK BORUSU : Turkish Turkish

gırtlakla bronşlar arasında bulunan, yaklaşık 12 cm. uzunluğunda, havanın akciğerlere girip çıkmasını sağlayan boru

SOLUK KESİCİ : Turkish Turkish

çok heyecan ya da korku veren

SOLUK KESMEK : Turkish Turkish

(bir şey) çok heyecan ya da korku vermek

SOLUK SOLUKA : Turkish Turkish

koşmaktan güçlükle soluk alarak, sık sık soluyarak; yorgun, bitkin ya da telaşla

SOLUKLANMA : Turkish Turkish

soluklanmak eylemi

SOLUKLANMAK : Turkish Turkish

geniş ve rahat soluk almak, dinlenmek

SOLUKLU : Turkish Turkish

soluğu herhangi bir nitelikte olan

SOLUKSUZ : Turkish Turkish

soluk alamayacak biçimde

SOLUKU (BİR YERDE) ALMAK : Turkish Turkish

ir yere acele gitmek ya da sığınmak

SOLUKU KESİLMEK ( YA DA TUTULMAK) : Turkish Turkish

soluk alamaz duruma gelmek

SOLUKU KESİLMEK ( YA DA TUTULMAK) : Turkish Turkish

gücü, yeteneği kalmamak

SOLUMA : Turkish Turkish

solumak eylemi

SOLUMAK : Turkish Turkish

sık ve kesik soluklar alıp vermek

SOLUNGAÇ : Turkish Turkish

suda yaşayan hayvanların solunum organı, °galseme

SOLUNMAK : Turkish Turkish

soluk alıp vermek, °teneffüs etmek

SOLUNUM : Turkish Turkish

ütün canlılarda, oksijen alıp karbondioksit verme biçiminde görülen eylem, °teneffüs

SOLUNUM AYGITI ( YA DA SİSTEMİ) : Turkish Turkish

organizmada solunumu sağlayan organların tümü