Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SOLUŞ : Turkish Turkish

solmak eylemi ya da biçimi

SOLÜSYON : Turkish Turkish

özellikle lastikleri yapıştırmakta kullanılan koyu, yapışkan madde

SOLUTMAK : Turkish Turkish

solumasına neden olmak

SOM : Turkish Turkish

ıçi dolu olan ve dışı kaplama olmayan

SOM : Turkish Turkish

katışıksız

SOM : Turkish Turkish

samanla karışık ekin yığını

SOM : Turkish Turkish

ıhtımın su üstünde olan bölümü

SOM : Turkish Turkish

kemikli balıklardan, hem denizde hem tatlı sularda yaşayan, eti beğenilen, irice bir balık (salmo salar)

ŞOM : Turkish Turkish

uğursuz

ŞOM AĞIZLI : Turkish Turkish

sürekli kötü şeylerden söz eden ve sözlerinin uğursuzluk getireceğinden korkulan (kimse)

SOMA : Turkish Turkish

ılk damıtılan ve içinde anoson bulunmayan rakı

SOMA : Turkish Turkish

cinsiyet gözeleri dışında, vücut gözelerinin tümü

SOMAK : Turkish Turkish

hayvanlarda yüzün çıkıntılı ve az çok sivri olan ön bölümü

SOMAKİ : Turkish Turkish

kızıl ya da yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir tür mermer, °porfir

SOMAKİ : Turkish Turkish

u mermerden yapılmış

SOMATA : Turkish Turkish

ademden yapılan bir şerbet, badem sübyesi

SOMATİK : Turkish Turkish

edenle ilgili bedensel

SOMBALIĞI : Turkish Turkish

somon

SÖMESTR : Turkish Turkish

öğretim yılının ayrıldığı iki dönemden her biri, yarıyıl

SÖMİKOK : Turkish Turkish

taşkömürünü çok yüksek olmayan sıcaklıkta (
600°c'de) damıtarak elde edilen kömür

ŞÖMİNE : Turkish Turkish

ocak

ŞÖMİZYE : Turkish Turkish

yakası erkek gömleğini andıran, uzun kollu, kolları manşetli kadın bluzu

SOMON : Turkish Turkish

denizde ve tatlısularda yaşayan, yassı pembemsi turuncu renkte bir balık

SOMON : Turkish Turkish

pembemsituruncu renk

SOMRUK : Turkish Turkish

ebek emziği