Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SONSUZ : Turkish Turkish

sonu ve sınırı olmayan şey

SONSUZ KÜÇÜK : Turkish Turkish

sıfıra eşit olmamak koşuluyla, herhangi bir sayıdan daha çok sıfıra yakın olabilen değişken

SONSUZLAŞMA : Turkish Turkish

sonsuzlaşmak eylemi

SONSUZLAŞMAK : Turkish Turkish

sonsuz duruma gelmek, sonu olmamak

SONSUZLUK : Turkish Turkish

sonsuz olma durumu, nihayetsizlik

SONSUZLUK : Turkish Turkish

sonu olmayan gelecek zaman, °ebediyet

SONSUZLUK : Turkish Turkish

sonu ve sınırı olmayan uzay

SONTEŞRİN : Turkish Turkish

kasım, °teşrinisani

SONUÇ : Turkish Turkish

ir olayın doğurduğu başka bir olay ya da durum, °netice

SONUÇ : Turkish Turkish

ir gelişim ya da girişimden ortaya çıkan karar ya da düşünce

SONUÇ : Turkish Turkish

herhangi bir etkene bağlı olarak ortaya çıkan karar ya da düşünçe

SONUÇ : Turkish Turkish

herhangi bir etkene bağlı olarak ortaya çıkan durum: bugünkü eğitim sorunlarımız yalnış politikaların sonucudur

SONUÇ : Turkish Turkish

ir yarışmada, karşılaşmada tarafların elde ettikleri puan, sayı

SONUÇ : Turkish Turkish

ir matematiksel işlemin rakamla gösterilen verisi

SONUÇ : Turkish Turkish

ir anlatının son bölümü

SONUÇ ALMAK : Turkish Turkish

ir işi bitirmek, sonuçlandırmak

SONUÇ ALMAK : Turkish Turkish

istenilen sonuca ulaşmak, verim almak

SONUÇ OLARAK : Turkish Turkish

öz, özet olarak

SONUÇLAMA : Turkish Turkish

sonuçlamak eylemi

SONUÇLAMAK : Turkish Turkish

sonuca ulaştırmak, sonuçlandırmak, bitirmek

SONUÇLAMAK : Turkish Turkish

sonuç vermek; yol açmak

SONUÇLANDIRILMA : Turkish Turkish

sonuçlandırılmak eylemi

SONUÇLANDIRILMAK : Turkish Turkish

sonuçlandırmak eylemine konu olmak

SONUÇLANDIRMA : Turkish Turkish

sonuçlandırmak eylemi

SONUÇLANDIRMAK : Turkish Turkish

sonuca ulaştırmak, bitirmek, °neticelendirmek, °intaç etmek