Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SORU BELİRTECİ : Turkish Turkish

ir eylemin anlamını soru yoluyla açıklayan belirteç

SORU EKİ : Turkish Turkish

soru kavramı veren "mi" eki

SORU SIFATI : Turkish Turkish

adı soru yoluyla belirten sıfat

SORU TÜMCESİ : Turkish Turkish

herhangi bir öğesinde soru kavramı bulunan tümce

SORUDAK : Turkish Turkish

az konuşan

SORUDAK : Turkish Turkish

konuşmadan ayakta duran

SORULMA : Turkish Turkish

sorulmak eylemi

SORULMAK : Turkish Turkish

sormak eylemine konu olmak

SORULU GÖRÜNÜM : Turkish Turkish

soru biçimindeki bir eylemin bir başka eylemden önce gelerek zaman belirteci görevinde kullanılması

SORUM : Turkish Turkish

sorumluluk, °mesuliyet

SORUMAK : Turkish Turkish

emmek

SORUMLU : Turkish Turkish

üstüne aldığı ya da yaptığı işlerden dolayı hesap vermek zorunda olan, sorumluluk taşıyan (kimse), °mesul

SORUMLULUK : Turkish Turkish

kişinin kendi eylemlerini ya da kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, °mesuliyet

SORUMSUZ : Turkish Turkish

sorumlu olmayan, sorumluluk taşımayan, °mesuliyetsiz, °gayri mesul

SORUMSUZCA : Turkish Turkish

sorumsuz (bir biçimde)

SORUMSUZLAŞMAK : Turkish Turkish

sorumsuz duruma gelmek

SORUMSUZLUK : Turkish Turkish

sorumsuz olma durumu, ya da sorumsuzca davranış, °mesuliyetsizlik

SORUN : Turkish Turkish

araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, °mesele, °problem

SORUN : Turkish Turkish

sıkıntı veren durum, °dert

SORUNLU : Turkish Turkish

sorunu olan, °problemli

SORUNSAL : Turkish Turkish

çözümü belli olmayan

SORUNSAL : Turkish Turkish

doğru olma olasılığı bulunmakla birlikte, kuşku uyandıran, kesin olmayan, °problematik

SORUNSUZ : Turkish Turkish

sorunu olmayan, °problemsiz

SORUŞMAK : Turkish Turkish

irbirine sormak

SORUŞMAK : Turkish Turkish

emilip yok olmak