Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SOYDURMAK : Turkish Turkish

soymak eylemini yaptırmak

SOYGA : Turkish Turkish

tüyleri alacalı, küçük bir karga türü

SOYGUN : Turkish Turkish

genellikle çete durumunda bir araya gelmiş haydutlar tarafından yapılan silahlı hırsızlık

SOYGUN : Turkish Turkish

hiçbir emek harcamadan ve yolsuz olarak elde edilen büyük kazanç, vurgun

SOYGUNCU : Turkish Turkish

soygun yapan (kimse)

SOYGUNCULUK : Turkish Turkish

soygun yapma, haydutluk, °şekavet

SOYKA : Turkish Turkish

ölünün üzerinden çıkan giysi

SOYKA : Turkish Turkish

yaramaz, huysuz

SOYKIRIM, SOYKIRIMI : Turkish Turkish

ir insan topluluğunu ulusal, budunsal, dinsel vb. nedenlerle yok etme, °genosit

SOYKIRIMCI : Turkish Turkish

soykırım yapan (kimse, ulus)

SOYKÜTÜĞÜ : Turkish Turkish

ir soyu oluşturan aile üyelerinin dökümü, listesi

ŞÖYLE : Turkish Turkish

şunun gibi, şuna benzer

ŞÖYLE : Turkish Turkish

şu yolda, şu biçimde

ŞÖYLE BİR : Turkish Turkish

gelişigüzel, üzerinde durmayarak, üstünkörü

ŞÖYLE BİR BAKMAK ( YA DA GÖZ ATMAK) : Turkish Turkish

kısaca bakmak

ŞÖYLE BÖYLE : Turkish Turkish

ne iyi ne kötü, orta derecede

ŞÖYLE BÖYLE : Turkish Turkish

aşağı yukarı, hemen hemen, yaklaşık olarak

ŞÖYLE DURSUN : Turkish Turkish

ir eylemin gerçekleşmekten çok uzak bulunduğunu, ona bağlı daha kolay, daha basit bir şeyin bile gerçekleşemediğini anlatır

ŞÖYLE Kİ : Turkish Turkish

ir düşünceyi, bir savı açıklamak için söylenecek sözlerin başına gelen bağlaç

ŞÖYLECE : Turkish Turkish

şu biçimde, tam şöyle

SÖYLEM : Turkish Turkish

söyleyiş, söyleniş, °telaffuz

SÖYLEM : Turkish Turkish

ir düşünce biçiminin yazılı ve sözlü anlatımı

SÖYLEME : Turkish Turkish

söylemek eylemi

SÖYLEMEDİĞİNİ BIRAKMAMAK : Turkish Turkish

ir kimse ya da bir konu ile ilgili olarak yakışıksız ve olumsuz şeyler söylemek

SÖYLEMEK : Turkish Turkish

düşündüğünü ya da bildiğini sözle anlatmak