Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SÖYLEMEK : Turkish Turkish

ir düşünceyi ileri sürmek, ortaya atmak

SÖYLEMEK : Turkish Turkish

ir şeyin yapılmasını sözle istemek

SÖYLEMEK : Turkish Turkish

türkü, şarkı vb. okumak

SÖYLEMEK : Turkish Turkish

yazmak, düzmek

SÖYLEMEK : Turkish Turkish

haber vermek

SÖYLEMEK : Turkish Turkish

önceden bildirmek, °tahmin etmek

SÖYLEMEK : Turkish Turkish

herhangi bir şeyi bildirmek, anlatmak, demek istemek, anımsatmak

ŞÖYLEMESİNE : Turkish Turkish

şu biçimde, şöylesine

SÖYLEMSEL : Turkish Turkish

söylemle ilgili

SÖYLENCE : Turkish Turkish

eski çağlardan beri söylene gelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen imgesel öykü, °efsane

SÖYLENCELEŞMEK : Turkish Turkish

ir olay ya da kişi söylence değeri kazanmak söylenceye dönüşmek, efsaneleşmek

SÖYLENCESEL : Turkish Turkish

söylence özelliği taşıyan, °efsanevi

SÖYLENİLME : Turkish Turkish

söylenilmek eylemi

SÖYLENİLMEK : Turkish Turkish

söylenmek

SÖYLENİLMEK : Turkish Turkish

herhangi biri söylenmek

SÖYLENİŞ : Turkish Turkish

söyleyiş, söylem, °telaffuz: söylenişi zor bir adı var

SÖYLENME : Turkish Turkish

söylenmek eylemi

SÖYLENMEK : Turkish Turkish

söylemek eylemi yapılmak

SÖYLENMEK : Turkish Turkish

kendi kendine konuşmak, söylemek

SÖYLENMEK : Turkish Turkish

çıkışmak, azarlamak, eleştirmek, sızlanmak

SÖYLENTİ : Turkish Turkish

ağızdan ağıza dolaşan, kesinlik kazanmayan haber, °rivayet

SÖYLEŞİ : Turkish Turkish

arkadaşça, dostça karşılıklı konuşma, °hasbıhal, °sohbet

SÖYLEŞİ : Turkish Turkish

ir bilim ya da sanat konusunu, konuşmayı andıran biçimde inceleyerek anlatan yazın türü, °sohbet

ŞÖYLESİNE : Turkish Turkish

aşırı bir biçimde

SÖYLEŞME : Turkish Turkish

söyleşmek eylemi