Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SÖZ : Turkish Turkish

öğüt, nasihat

SÖZ : Turkish Turkish

kesinlik kazanmayan haber, söylenti

SÖZ : Turkish Turkish

ir işi yapacağını kesin olarak vaat etme

SÖZ : Turkish Turkish

müzik parçalarının yazılı metni, °güfte

SÖZ ALMAK : Turkish Turkish

konuşmaya başlamak

SÖZ ALMAK : Turkish Turkish

irinin bir işi yapacağını kesin olarak bildirmesini sağlamak

SÖZ ALTINDA KALMAMAK : Turkish Turkish

kendine dokunan sözün karşılığını vermek

SÖZ ANLAMAK : Turkish Turkish

söyleneni doğru ya da akla yakın olarak kabul etmek

SÖZ ARAMIZDA : Turkish Turkish

söylenen sözün gizli kalması gerektiğini anlatır

SÖZ ARASINDA : Turkish Turkish

konuşma sırasında

SÖZ ATMAK : Turkish Turkish

irine dokunacak bir sözü ortalığa söylermiş gibi söylemek

SÖZ ATMAK : Turkish Turkish

irine sözle sarkıntılık etmek

SÖZ AYAĞA DÜŞMEK : Turkish Turkish

ir sorun, karışmaları gerekmeyen ya da yetkisiz kimselerce tartışılmak

SÖZ BİR, ALLAH BİR : Turkish Turkish

verilen sözden hiç dönülmeyeceğini anlatır

SÖZ DİNLEMEK ( YA DA SÖZ TUTMAK) : Turkish Turkish

söylenen bir sözü, verilen bir öğüdü benimsemek, davranışlarını bunlara uydurmak

SÖZ DÜELLOSU : Turkish Turkish

iki kişi arasında sözle yapılan savaşım, söz yarışı

SÖZ DÜŞMEK : Turkish Turkish

ir konu üzerinde düşüncesini bildirme hakkı olmak ya da o konuda konuşması gerekmek

SÖZ DÜŞÜRMEK : Turkish Turkish

konuşmayı belli bir konuya getirmek

SÖZ EHLİ : Turkish Turkish

konuşması istekle, beğeni ile dinlenen (kimse)

SÖZ GEÇİRMEK : Turkish Turkish

söylediğini, istediğini yaptırmak

SÖZ GETİRMEK : Turkish Turkish

irinin eleştirilmesine neden olmak

SÖZ GÖTÜRMEK : Turkish Turkish

doğruluğu ve gerçekliği tartışılabilir olmak

SÖZ GÖTÜRMEZ : Turkish Turkish

doğruluğu ve gerçekliği tartışılamayacak kadar açık olan, tersi savunulamayan

SÖZ İŞİTMEK : Turkish Turkish

azarlanmak

SÖZ KALDIRMAMAK : Turkish Turkish

onuruna dokunan söze dayanamayıp karşılık verir yaradılışta olmak