Turkish Turkish
STOK, -KU : Turkish Turkish
satılmamış, istif edilmiş mal, depolanmış mal
STOKÇU : Turkish Turkish
stok yapan kimse, °istifçi
STOKÇULUK : Turkish Turkish
stokçu olma durumu, °istifçilik
STOKLAMAK : Turkish Turkish
günlük gereksinmeden fazla mal biriktirmek ya da satışa hazır olan malları saklamak
STOP : Turkish Turkish
dur!
STOP : Turkish Turkish
telgraf ve telefonla olan haberleşmelerde tümceleri birbirinden ayırmak için kullanılır
STOP ETMEK : Turkish Turkish
durmak, duruvermek
STOPAJ : Turkish Turkish
(vergi için) ödenilen paradan yasanın öngördüğü ölçüde yapılan kesinti
STOR : Turkish Turkish
ağaç, kumaş vb.'den yapılmış bir kanal içinde hareket ederek açılıp kapanan perde
STRATEJ : Turkish Turkish
strateji uygulayan kimse ya da uzman
STRATEJİ : Turkish Turkish
önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol
STRATEJİ : Turkish Turkish
ir ulusun ya da uluslar topluluğunun, barış ve savaşta benimsenen politikalara en fazla desteği vermek amacıyla politik, ekonomik, psikolojik ve askeri güçleri bir arada kullanma bilim ve sanatı
STRATEJİK : Turkish Turkish
stratejiye ilişkin
STRATEJİK : Turkish Turkish
askeri bir görüş açısının önemini belirten, savaşı doğrudan doğruya ilgilendiren (her şey için kullanılır)
STRATİGRAFİ : Turkish Turkish
( stratum katman, graphe yazı) yerb. yerbilimin katmanları inceleyen kolu
STRATOSFER : Turkish Turkish
katyuvarı
STRATUS : Turkish Turkish
katmanbulut
STREPTOKOK : Turkish Turkish
sıvı ortamda zincir biçiminde koloniler oluşturan, çoğu zaman patojen olan bir mikrokok
STREPTOMİSİN : Turkish Turkish
ir toprak küfünden elde edilen ve verem mikrobuyla şarbon, difteri, veba, menenjit, zatürre gibi hastalıkların basillerine karşı etkili olan bir antibiyotik
STRES : Turkish Turkish
ameliyat şoku, travma, soğuk, heyacan vb. etkenlerin organizmada, iç organlarda ve metabolizmada oluşturduğu bozuklukların tümü
STRİKNİN : Turkish Turkish
kargabükenden çıkarılan etkili bir zehir
STRİPTİZ : Turkish Turkish
genellikle gece kulüplerinde, pavyonlarda genç bir kadın oyuncunun müzik eşliğinde dans edip soyunarak yaptığı gösteri
STRİPTİZCİ : Turkish Turkish
striptiz yapan (kadın)
STRİPTİZCİLİK : Turkish Turkish
striptizcinin yaptığı iş
STRONSİYUM : Turkish Turkish
atom numarası 38, atom ağırlığı 87,62, doğada kimi maden filizlerinde bulunan, yoğunluğu 2,5 olan, 800 °c'de ergiyen sarı bir element, simgesi sr
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani