Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
STRÜKTÜR : Turkish Turkish

yapı

STRÜKTÜRALİST : Turkish Turkish

yapısalcı

STRÜKTÜRALİZM : Turkish Turkish

yapısalcılık

STRÜKTÜREL : Turkish Turkish

yapısal

STÜDYO : Turkish Turkish

film çevirirken yararlanmak amacıyla düzenlenmiş özel yapıların tümü

STÜDYO : Turkish Turkish

fotoğrafçı işliği

STÜDYO : Turkish Turkish

sinema, televizyon ve radyo için film çekilen, ses alınan ve yayın yapılan yer

STÜDYO : Turkish Turkish

ir odalı daire

SU (YÜZÜ) GÖRMEMİŞ : Turkish Turkish

(yüz, el) çok kirli

SU ALMAK : Turkish Turkish

suyu içine çekmek

SU ALMAK : Turkish Turkish

(gemi, sandal) içine, dibinden su girmek

SU ALMAK : Turkish Turkish

gemiye içme suyu doldurmak

SU BASKINI : Turkish Turkish

sellerin ya da eriyen kar sularının katılmasıyla kabaran akarsuların yataklarından taşarak çevreyi basması, taşkın, taşma, °seylap

SU BASMAK : Turkish Turkish

(bir şey ya da yer) sular altında kalmak, her yanı suyla dolmak

SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ : Turkish Turkish

komşu iki akarsuyun beslenme teknelerini ayıran çizgi

ŞU BU : Turkish Turkish

elirsiz kimseler ve nesneler

SU ÇARPMAK : Turkish Turkish

(yüzünü) su ile yıkamak

SU ÇEKMEK : Turkish Turkish

içine su almak

SU ÇEKMEK : Turkish Turkish

alçak bir yerden tulumba vb. ile su çıkarmak

SU CENDERESİ : Turkish Turkish

lokomotiflerin su haznelerine ya da tenderlerine su vermeye yarayan aygıt

SU DEĞİRMENİ : Turkish Turkish

su gücü ile çalışan değirmen

SU DÖKMEK : Turkish Turkish

işemek

SU DÖKÜNMEK : Turkish Turkish

yıkanmak

SU ETMEK : Turkish Turkish

ir geminin içine herhangi bir yerinden su girmek ya da su sızmak

SU GELMEK : Turkish Turkish

doğumdan önce amniyos suyu dölyolundan akmak