Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SUBYE : Turkish Turkish

ayağın altından geçen, tozluğa ya da pantolon paçalarına bağlanan deriden ya da kumaştan şerit

SÜBYE : Turkish Turkish

adem içi, kavun çekirdeği gibi şeylerden yapılan boza koyuluğundaki şerbet

SUÇ İŞLEMEK : Turkish Turkish

yasaya, töreye aykırı bir davranışta ya da eylemde bulunmak

SUÇ OLMAK : Turkish Turkish

suç sayılmak

SUÇ YÜKLEME : Turkish Turkish

irine suç atma

SUÇ, -ÇU : Turkish Turkish

törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış

SUÇ, -ÇU : Turkish Turkish

yasalara aykırı davranış, °cürüm

SUÇALTI : Turkish Turkish

akarsuların birleştiği yer

SUÇBİLİM : Turkish Turkish

suçlunun kişiliğini inceleyen, yorumlayan; suçun kaynağını, toplumbilimsel ve yaşambilimsel yanlarını araştıran bilim dalı

SUÇBİLİMCİ : Turkish Turkish

suçbilim alanında uzman bilim adamı

SUÇEKEN : Turkish Turkish

itkilerde özsu dolaşımını sağlamak için budama sırasında sapın ya da dalın ucunda bırakılan sürgün

SUÇİÇEĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

genellikle çocuklarda görülen, döküntülü, bulaşıcı, salgın hastalık

SUÇLAMA : Turkish Turkish

suçlamak eylemi, °itham

SUÇLAMAK : Turkish Turkish

suç yüklemek, °itham etmek

SUÇLANDIRMA : Turkish Turkish

suçlandırmak eylemi

SUÇLANDIRMAK : Turkish Turkish

suçlu olduğuna karar vermek, suçlu olduğunu ileri sürmek

SUÇLANMA : Turkish Turkish

suçlanmak eylemi

SUÇLANMAK : Turkish Turkish

suçlamak eylemine konu olmak, °itham edilmek

SUÇLAYIŞ : Turkish Turkish

suçlamak eylemi ya da biçimi

SUÇLU : Turkish Turkish

suç işlemiş, suçu olan (kimse), °mücrim

SUÇLU OLMAK : Turkish Turkish

suçlu sayılmak

SUÇLULUK : Turkish Turkish

suçlu olma durumu

SUÇLULUK DUYGUSU : Turkish Turkish

kişinin törel ya da dinsel kuralları çiğnediğini sezmesi sonucu bilinçli ya da bilinçsiz olarak kapıldığı ve kendisiyle ilgili değer yargılarını sarsan duygu

SUÇSUZ : Turkish Turkish

suçu olmayan, suç işlememiş olan, °masum

SUÇSUZLUK : Turkish Turkish

suç işlememiş olma durumu