Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SUDAN GEÇİRMEK : Turkish Turkish

(sabunlu çamaşırı) durulamak

SUDAN UCUZ : Turkish Turkish

çok ucuz

SUDANTAVUĞU, -NU : Turkish Turkish

eçtavuğunun bir türü

SUDOLABI, -NI : Turkish Turkish

kuyudan su çıkarmaya yarayan çark; küçükleri el, büyükleri at vb. yardımıyla çalıştırılır

SÜDREME : Turkish Turkish

südremek eylemi

SÜDREMEK : Turkish Turkish

sarhoş olmak, esrimek

ŞUFA : Turkish Turkish

önalım

SUFLE : Turkish Turkish

sahnedeki oyunculara, izleyicilere duyurmadan unutulmuş bir sözü ya da tümceyi anımsatma

SUFLE : Turkish Turkish

süt, peynir, yumurta ve yufkadan yapılan bir çeşit yiyecek

SUFLE ETMEK : Turkish Turkish

oyunculara, izleyicilere duyurmadan söyleyecekleri sözü ya da tümceyi anımsatmak

SUFLE ETMEK : Turkish Turkish

irine unuttuğu bir sözü ya da tümceyi kimseye duyurmadan anımsatmak

SÜFLİ : Turkish Turkish

aşağı, aşağılık, bayağı, âdi

SÜFLİ : Turkish Turkish

kılıksız, pis kılıklı, hırpani

SÜFLİLEŞME : Turkish Turkish

süflileşmek eylemi

SÜFLİLEŞMEK : Turkish Turkish

aşağı bir durum almak, aşağılaşmak

SÜFLİLEŞMEK : Turkish Turkish

kılıksızlaşmak, pis kılıklı duruma gelmek

SÜFLİLİK : Turkish Turkish

süfli olma durumu

SUFLÖR : Turkish Turkish

oyunculara, rollerinde unuttukları sözleri izleyicilere duyurmadan söyleyip anımsatan kimse

SUFLÖRLÜK : Turkish Turkish

suflörün görevi

SUGEÇİRMEZ : Turkish Turkish

yapısı, bileşimi nedeniyle su geçirmeyen, suyu çekmeyen (kumaş, toprak vb.): şemsiyenin kumaşı su geçirmez ipek ve yün karışımıdır

SUGEÇİRMEZLİK : Turkish Turkish

sugeçirmez olan şeyin özelliği

SUGÜLÜ : Turkish Turkish

ir nilüfer türü

ŞUH : Turkish Turkish

neşeli ve serbest (kadın)

ŞÜHEDA : Turkish Turkish

şehitler

SÜHEYL : Turkish Turkish

güney yarımküre'de bulunan parlak yıldız, yıldırak