Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SULANMAK : Turkish Turkish

irine karşı duyulan cinsel isteği kendisine sezdirmek, yeşillenmek

SULAR KARARMAK : Turkish Turkish

akşam olmaya başlamak

SULARINDA : Turkish Turkish

yaş, saat gibi sözcüklerle birlikte yaklaşık bir zaman bildirir

SULATMA : Turkish Turkish

sulatmak eylemi

SULATMAK : Turkish Turkish

sulamak eylemini yaptırmak

ŞULE : Turkish Turkish

alev, yalım

SÜLF : Turkish Turkish

kükürt

SÜLFAMİT : Turkish Turkish

mikroplara karşı etkili olan azotlu ve kükürtlü organik bileşimlerin ortak adı

SÜLFAT : Turkish Turkish

sülfirik asidin tuzu ya da esteri

SULFATA : Turkish Turkish

kinin sulfatına ve genel olarak kinin tuzlarına verilen ad

SÜLFATLAMA : Turkish Turkish

mantar hastalıklarına karşı bitkilere bakır sülfat, demir sülfat püskürtme ya da bitkileri bu maddelere bulama işlemi

SÜLFATLANMA : Turkish Turkish

ir akümülatörün levhaları üzerinde kurşun sülfat tabakasının oluşması

SÜLFATLAŞMA : Turkish Turkish

doğal maden sülfürlerinin hava ve su etkisiyle yavaş yavaş sülfat durumuna dönüşmesi

SÜLFİTLEME : Turkish Turkish

(şarapçılıkta, şekercilikte) üzüm, elma ya da armut şırasını kükürt dioksitle temizleme yöntemi

SÜLFÜR : Turkish Turkish

kükürdün başka bir elementle yaptığı bileşik

SÜLFÜRİK : Turkish Turkish

kükürt trioksit (so3) ile bunun yerini tutan ve en önemlisi sülfürik asit (h2so4) olan asitler için kullanılır

SÜLFÜRİK ASİT : Turkish Turkish

suda çözünerek büyük bir ısı açığa çıkaran, şurup kıvamında, renksiz, kokusuz, 10°c'de katılaşan bir sıvı (h2so4), karaboya, zaçyağı

SÜLFÜRİMETRE : Turkish Turkish

kükürtölçer

SÜLFÜRİT : Turkish Turkish

kükürde benzer elementlere verilen genel ad

SÜLFÜRLEME : Turkish Turkish

kükürtle birleştirmek için yapılan işlem

SÜLFÜRLEME : Turkish Turkish

kükürtleme

SÜLFÜRLEMEK : Turkish Turkish

kükürtle birleştirmek

SULH : Turkish Turkish

arış

SULH OLMAK : Turkish Turkish

uzlaşmak

SULHÇU : Turkish Turkish

arış yanlısı olan, barışçı, barışsever, barışçıl