Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SULHPERVER : Turkish Turkish

arış yanlısı olan, barışçı, barışsever, barışçıl

SULHSEVER : Turkish Turkish

arışsever

SÜLİNE : Turkish Turkish

dar ve uzun kavkılı bir deniz yumuşakçası, denizçakısı (solen)

SULP, -BÜ : Turkish Turkish

elkemiği, omurga

SULP, -BÜ : Turkish Turkish

döl, nesil, °zürriyet

SULP, -BÜ : Turkish Turkish

katı

SULTA : Turkish Turkish

yetke, °otorite

SULTAN : Turkish Turkish

müslüman, özellikle sünni hükümdarların kullandıkları san, °padişah

SULTAN : Turkish Turkish

padişahların erkek ve kız çocukları ile anne ve eşlerine verilen san

SULTAN : Turkish Turkish

kimi bektaşi azizlerine verilen ad

SULTAN EFENDİ : Turkish Turkish

osmanlılarda padişahın kızkardeşleri ile kızlarına verilen san

SULTAN KETHÜDASI : Turkish Turkish

padişahların ve şehzadelerin evlendirilen kızlarının dairelerindeki işlere bakan görevli

SULTANAHMET'TE DİLENİP AYASOFYA'DA SADAKA VERMEK : Turkish Turkish

kendi yoksulluğuna bakmadan başkalarına yardım etmeye kalkışmak

SULTANİ : Turkish Turkish

sultanlara yaraşan ya da sultanlarla ilgili

SULTANİ : Turkish Turkish

1908'den sonra osmanlı ülkelerinde, bugünkü lise dengi öğretim kurumu

SULTANİ : Turkish Turkish

mısır, trablus ve cezayir darphanelerinde basılan osmanlı altını

SULTANİ : Turkish Turkish

çekirdeksiz bir tür üzüm

SULTANİ TEMBEL : Turkish Turkish

iş görmekten hiç hoşlanmayan, çok tembel

SULTANİ TEMBELLİK : Turkish Turkish

iş görmekten hiç hoşlanmama, çok tembel olma durumu

SULTANİ YEGÂH : Turkish Turkish

türk müziği makamlarından biri

SULTANLIK : Turkish Turkish

sultan olma durumu, °padişahlık, °saltanat

SULTANLIK : Turkish Turkish

sultan sanını taşıyan bir ıslam hükümdarının ülkesi

SULTANLIK : Turkish Turkish

güzel bir şeye ulaşma, ergi, °mazhariyet

SULTANOĞLU : Turkish Turkish

padişah kızlarının, padişah soyundan olmayan kocalarından doğan erkek çocuklarına verilen ad

SULU : Turkish Turkish

suyu olan, içinde su bulunan