Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SÜMTER : Turkish Turkish

kırmızımtırak, küçük taneli sert buğday

SUMUHALLEBİCİSİ : Turkish Turkish

sumuhallebisi yapan ve satan kimse

SUMUHALLEBİSİ, -Nİ : Turkish Turkish

süt yerine su konularak pirinç unu ile koyuca pişirilip üstüne pekmez ya da pudraşekeri, gülsuyu dökülerek yenilen muhallebi

SÜMÜK : Turkish Turkish

urun boşluklarından gelen yapışkan sıvı

SÜMÜK : Turkish Turkish

sümükdoku gözelerinin ve üzerinde bulunan bezlerin, doku yüzünde nemli, akıcı, kaygan bir tabaka oluşturan salgısı

SÜMÜKDOKU : Turkish Turkish

üzerinde çok sayıda ince memecik ve salgıbezi delikleri bulunan, iç organları kaplayan koruyucu doku, °mukoza

SÜMÜKLÜ : Turkish Turkish

sümüğü olan

SÜMÜKLÜ : Turkish Turkish

urnundan sürekli sümük akan

SÜMÜKLÜBÖCEK : Turkish Turkish

karındanbacaklılardan, akciğerli, otçul ve kabuksuz yer yumuşakçası (limax)

SÜMÜKSEL : Turkish Turkish

sümükle ilgili

SÜMÜKSÜ : Turkish Turkish

sümük özelliğinde olan, sümüğe benzer, sümük gibi

SÜMÜKSÜ ZAR : Turkish Turkish

urun boşluklarını yutağa kadar kaplayan sümükdoku

ŞÜMUL, -LÜ : Turkish Turkish

ıçine alma, kaplama, kapsama

ŞÜMUL, -LÜ : Turkish Turkish

kaplam

ŞÜMULLENDİRME : Turkish Turkish

kapsamına alma

ŞÜMULLENDİRMEK : Turkish Turkish

(bir şeyin) etkisini, çevresini, kapsamını genişletmek, yaymak

ŞÜMULLÜ : Turkish Turkish

kapsamı geniş olan, birçok şeyi etkileyen ya da içine alan, kapsamlı

SUNA : Turkish Turkish

erkek ördek

SUNA : Turkish Turkish

göl ördeği

ŞUNA : Turkish Turkish

şu adılının yönelme durumu

ŞUNA BAK! : Turkish Turkish

hafifseme ya da kınama için söylenir

SUNA GİBİ ( YA DA SUNA BOYLU) : Turkish Turkish

oylu boslu ve yakışıklı

SUNAK : Turkish Turkish

antikçağ'da tapınaklarda, üzerinde kurban kesilen; günlük yakılan, dinsel tören yapılan taş masa

ŞUNCA : Turkish Turkish

şu kadar

ŞUNCACIK : Turkish Turkish

minicik