Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ŞUNCACIK : Turkish Turkish

azıcık

ŞUNDA : Turkish Turkish

şu adılının kalma durumu

ŞUNDA BUNDA : Turkish Turkish

herkeste

ŞUNDAN : Turkish Turkish

şu adılının çıkma durumu

ŞUNDAN : Turkish Turkish

şu adılının çıkma durumu

ŞUNDAN BUNDAN : Turkish Turkish

elirsiz şeyler

ŞUNDAN BUNDAN : Turkish Turkish

elirsiz şeyler

ŞUNDAN BUNDAN KONUŞMAK : Turkish Turkish

havadan sudan konuşmak

SUNDURMA : Turkish Turkish

sundurmak eylemi

SUNDURMA : Turkish Turkish

yağmurdan, güneşten korunmak için yapılan ve arkası bir duvara verilen çatı

SUNDURMA : Turkish Turkish

sundurma biçiminde olan, sundurma görevini yapan

SUNDURMA : Turkish Turkish

üstü kapalı balkon, evlerin önündeki taşlık

SUNDURMAK : Turkish Turkish

sunmak eylemini yaptırmak

SUNDURMAK : Turkish Turkish

vermek

SÜNDÜRME : Turkish Turkish

sündürmek eylemi

SÜNDÜRME : Turkish Turkish

taze peynir ve şekerle yapılan bir tatlı

SÜNDÜRMEK : Turkish Turkish

ir şeyi çekerek uzatmak, esnetmek

SÜNDÜS : Turkish Turkish

dokunuşunda altın, gümüş tellerin de bulunduğu kaftan ve giysi dikiminde kullanılan bir tür ipekli kumaş

SÜNE : Turkish Turkish

yarımkanatlılardan, yumurtalarını ekin yapraklarına bırakan, esmer renkli, zararlı böcek (eurigaster integriceps)

SÜNEK : Turkish Turkish

esnek nesne

SÜNEK : Turkish Turkish

kopmaksızın gerilerek uzayabilen, kalıcı biçim değişikliğine uğrayabilen (madde)

SÜNEKLİK : Turkish Turkish

ir malzemenin belli sıcaklık, basınç vb. koşullarında kolayca biçim değiştirebilme özelliği

SÜNEPE : Turkish Turkish

kılıksız ve uyuşuk, sümsük

SÜNEPELİK : Turkish Turkish

sünepe olma durumu

SÜNGER : Turkish Turkish

genellikle denizlerde bir yere tutunarak koloni durumunda yaşayan, çokgözeli ilkel hayvan