Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SÜRGÜLÜ : Turkish Turkish

sürgü kolu olan

SÜRGÜLÜ : Turkish Turkish

sürgüsü itilmiş, sürgülenmiş olan

SÜRGÜN : Turkish Turkish

ceza olarak belli bir yerin dışında ya da belli bir yerde oturtulan kimse,°menfi

SÜRGÜN : Turkish Turkish

u biçimde sürülmek eylemi ve bu eylemin sonucu, °nefiy

SÜRGÜN : Turkish Turkish

ir kimsenin sürüldüğü yer

SÜRGÜN : Turkish Turkish

ir bitkide yeni süren filiz

SÜRGÜN : Turkish Turkish

olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarma, °ishal, °amel

SÜRGÜN AVI : Turkish Turkish

sürek avı

SÜRGÜN GİTMEK : Turkish Turkish

sürgüne gönderilmek, sürgün cezasına uğramak

SÜRGÜN GİTMEK : Turkish Turkish

sürgün olmak

SÜRGÜN OLMAK : Turkish Turkish

olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak, °ishal olmak

SÜRGÜNE GÖNDERMEK : Turkish Turkish

ceza olarak bir yere sürmek

SURİYELİ : Turkish Turkish

suriye halkından ya da bu halkın soyundan olan (kimse)

SÜRMANŞET : Turkish Turkish

ir gazete manşetinin üstüne yerleştirilen özlü ve çarpıcı başlık

SÜRME : Turkish Turkish

sürmek eylemi

SÜRME : Turkish Turkish

kapı kanadını içeriden kapamak ya da dolap kapağını yerinde tutmak gibi işlere yarayan ve yuvası içinde ileri geri sürülebilen düzenek, sürgü

SÜRME : Turkish Turkish

(masa ve dolapta) küçük çekmece

SÜRME : Turkish Turkish

sürülerek açılıp kapanan

SÜRME : Turkish Turkish

kirpik diplerine sürülen siyah boya

SÜRME : Turkish Turkish

sürmemantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, is2, °rastık

SÜRME ÇEKMEK : Turkish Turkish

gözleri sürme ile boyamak

SÜRMEDAN : Turkish Turkish

sürmelik

SÜRMEK, -ER : Turkish Turkish

yönetip yürütmek, °sevk etmek

SÜRMEK, -ER : Turkish Turkish

önüne katıp götürmek

SÜRMEK, -ER : Turkish Turkish

uzatmak, ileri doğru itmek